Tilki

Madam Flore, her sabah evinin önünde oturur, yoldan geçen herkese günaydın derdi. Beline kadar inen kıvırcık bembeyaz saçlarına her sabah özenle şekil verir, en güzel kıyafetlerini giyerek otururdu kapısının önündeki bankta. Küçük sehpasında ise bir fincan kahvesi ve kruvasanı eksik olmazdı. Kruvasanları evininin hemen yanındaki fırından alırdı, fırının ilk müşterisi daima Madam Flore olurdu. Evinin […]

Eksiklik

Dört tane masa ve 8 sandalyeden oluşan küçücük bir kafeydi her sabah kahvesini aldığı dükkan. Kafenin içerisindeki hiç bir eşyadan 2 tane yoktu: aynı masada bulunan 2 sandalye bile birbirinden farklıydı. Her bir eşya özenle tek tek eskicilerden alınmıştı, fincanlar bile aynı değildi. Bu sıradışı dükkan her kahveye ise küçük bir not eklerdi, kimine bir […]

Dakik

Yıllardır dakik olması ve zamanı iyi yönetebilmesiyle övünürdü Ece. Tanıdığı herkes bir yerlere yetişme telaşındayken ya da zamanım yok diye dertlenirken Ece’nin böyle bir sorunu hiç olmamıştı. Hatta geç kalmak nedir, onu bile bilmezdi. İş olsun, özel hayatı olsun bir yere şu saatte gelirim diyorsa tam zamanında orada olurdu, onun gibi dakik olmayanları ise beklemezdi […]

Kahve

İş hayatına atıldığında kendine söz vermişti; her sabah kahvesini sakinlikle içecekti. İşe ilk başladığı zamanlar bu sakinlik anlarını evinde yaşıyordu, kendi işini yönetmeye başladıktan sonra ise bu anlarını sahildeki küçük kafeteryaya taşıdı. Her sabah işten önce oraya uğrar, büyük bardakta Türk kahvesini içer, işinin başına öyle giderdi. Yine öyle bir günde sahile doğru yürüyordu ama […]

Manto

Telefonu kapattıktan sonra bir pişmanlık dalgası sarmıştı Limon’un içini, annesine belki sesini yükseltmese anlatırdı nedenini ama yapamadı. İçinde pişmanlıklarıyla mantosunu alıp işe gitti. Limon evden çıkarken tüm konuşmaları duyan kocası aralarını düzeltmesi gerektiğini düşündü. Nasıl yapacağı konusunda hiç bir fikri yoktu ne annesini tanıyordu ne de nerede oturduğunu biliyordu. Evlenirken ondan tek bir söz istemişti; […]

Çerçeve

Günlerden pazartesi, her zamanki gibi temizlik günü… Temizlik sırasında toz alma işini hep sona bırakırdı, ne de olsa süpürge toz kaldırırdı, öyle öğrenmişti. O pazartesi ise sanki farklı bir gün olacağını hissetmiş gibi önce toz almaya karar verdi: elinde boş çerçeve ile uzaklara dalıp gitti. Arkadaşları bir türlü neden boş çerçeveleri sıraladığını anlayamıyordu, kimseye de […]

Kurabiye

Sıcacık kokusu evin her yanını sarmıştı, daha zili çalmadan kokusunu duyumsamıştı, tıpkı çocukluğu gibi kokuyordu. Okuldan her eve dönüşünde farklı bir kurabiye ile beklerdi annesi, kimisi çikolatalı, kimisi elmalı. Herkes annesinin çikolatalı kurabiyesine bayılırken o limonlu olanı çok severdi, sıcak süt ile birlikte yemenin keyfi bir başka güzeldi. Bugün de evden limonlu kurabiye kokusu geliyordu, […]

30 Kelime, 30 Yazı

Uzun süredir yazmayınca kendime yazmak için bahaneler aramaya başladım. Ne anlatsam, ne yazsam derken aklıma 30 kelime, 30 yazı fikri geldi. Aslında ilk olarak 100 kelime olarak düşünmüştüm ama kendime dürüst olmam gerekir; başlangıç için 100 çok yüksek 🙂 Pandemi başladığından beri çok sık yazmıyor olsam da yaratıcı yazarlık bloglarını, instagram hesaplarını keyifle takip ediyorum. […]