Bir kitap…İçimi ısıtan sımsıcak bir kitap… Bu kitabı ilk olarak 2021 yılında duymuştum, o dönem tanıtımını görüp okuyacaklarım arasına eklemiştim ama araya başka kitaplar girince satın almamıştım bile.
Geçen yıl buradaki kitapçıda İngilizcesini görünce okuma listemde olduğunu hatırladım ve geçen yaz Türkiye ziyaretimde kitabı aldım, daha doğrusu aldığımı sanıyormuşum çünkü aldığım yazarın ikinci kitabı olan hikayelermiş, ilk kitabın devamıymış. O yüzden okumadan bir yıldır kütüphanemde duruyordu. İlk kitabı ise burada her kitapçıya gittiğim de İngilizcesini alsam mı diye bakıp geri bırakıyordum. Çünkü kitaplarımı kendi anadilimde okumayı seviyorum.
Mayıs ayında annemler ziyaretimize gelince tamam işte dedim ve onlardan bu kitabı istedim. Yine başka kitaplar okuduğum için kitap gelir gelmez başlamadım ama başlar başlamaz bitirdim diyebilirim.
Evet kitaba ulaşma hikayemden sonra kitaba gelebiliriz😄
Kitap bir zamanda yolculuk hikayesi… Yolculuk için Tokyo’nun ara sokaklarından birinde 100 yıllık bir kafede, belli bir sandalyeye oturmanız gerekiyor ve geçmişe ziyaretinizi kahve soğumadan tamamlamalısınız. İşte bu şartları sağlayan 4 kişinin hikayesini okuyoruz kitapta, tabi bir nokta daha var ziyaret edeceğiniz kişide o kafede bulunmuş olmalı ve ne yaparsanız yapın şimdiki zamanı, geçmişi ya da geleceği değiştiremezsiniz.
Bu tarz zamanda yolculuk kitaplarını çok seviyorum. Herkesin hayatının bir noktasında keşke dediği, öyle olmasaydı ne olurdu dediği bir şeyler yaşanmıştır, belki de bu yüzden seviyorumdur. Olasılıkları okumak onların hayal dünyasını görmek ayrı bir keyif veriyor bana. Ama bu kitabı okurken zamanda yolculuk seremonisinin detayı olan kahve kısmı ayrı bir hoşuma gitti. Yolculuğa başlarken kahvenin koyulması, onun dumanında kaybolmak… Sanki her zaman olabilirmiş gibi hissettirdi. Belki de yolculuk yaptığımızın farkında olmadan biz de yapıyoruzdur diye düşünmeme sebep oldu. Bazen kahvemi elime alıp camdan dışarı baktığımda bir şeyler düşünmeye başlıyorum, o an kafamı ne meşgul ediyorsa, sonra bir bakıyorum elimde kahve buz gibi olmuş… Bazen de yazarken oluyor bu; kahvemi koyuyorum klavyenin başına geçiyorum ve noktayı koyduğumda kahvem buz gibi oluyor… Bir kahve içimlik yolculuk değildir de nedir bu?
Bu kadar laf kalabalığından sonra sizi yormayan ama keyifli de hissettirecek bir kitap arıyorsanız tavsiye ederim Kahve Soğumadan Önce’yi… Bu arada yazarını söylememişim: Toshikazu Kawaguchi. Yazarın ilk romanıymış… Kahve soğumadan önce kafeden hikayeler ise ikinci… Buradaki kitapçılarda gördüğüm iki kitabı daha var ama sanırım onlar Türkçeye çevrilmemiş; Before Your Memory Fades ve Before We Say Goodbye. Bir de yazarın Eylül ayında Before We Forget Kindness kitabı çıkacakmış. Bakalım onları ne zaman Türkçeye çevrilmiş göreceğiz. Bu arada kitabın 2018 yılında Café Funiculi Funicula adında bir filmi de çekilmiş. Evet film adını kafeden alıyor. Herhangi bir ücretli platformda yayınlanıyor mu bilmiyorum ama ilk fırsatta filmi izlemek istiyorum.
O zaman kitabı okumak isteyenlere keyifli okumalar diyerek ikinci kitaba başlamak için klavye başından kalkıyorum, haftaya görüşürüz 😄
İnanılmaz ilgimi çekti ve hemen sipariş vereceğim, muhtemelen ingilizcesini bulacağım aksi halde en az bir sene beklemem gerekecek Türkiye ziyareri için. İlgimi çeken iki şey; biri elbette yazarın Japon olması🥰 Japonları ve düşünce yapılarını seviyorum bir diğeri ise kahve 🤤 e bu ikisi varsa ben kesin okurum:)
Japon yazarların kitapları bu aralar benimde ilgimi çekiyor, belki çevirilerden kaynaklı bilmiyorum ama sade dilleri çok hoşuma gidiyor 🙂 başka yazar önerin varsa seve seve okuma listeme eklerim 🙂
Defalarca sepetime attım sonra çıkardım. Bir şey bu kitabı hem çok merak etmeme, hem geri durmama sebep oldu. Ama yazın beni, bu kitabı yeniden sepetime atmaya teşvik etti. Güzel inceleme yazın için tşkler Elvan🥰
Her kitabın bir okuma zamanı olduğuna inananlardanım, demek ki senin için bu kitabın zamanı henüz yeni geldi 🙂