Özlem

empty bench

En sevdiğim parkın, en sevdiğim köşesindeyim… Burada eskiden kocaman bir çınar ağacı vardı, bu ağacın altında oynardık arkadaşlarımla. Karşıdaki kestane ağacını ise babamla birlikte ekmiştik, her gün gelip sulardım onu bir an önce büyüsün diye… Parktaki her bir ağacı ailelerimizle birlikte ekmiştik arkadaşlarımızla. Hızlı büyüyen ağaçlar daha biz çocukken salıncak olmuştu dallarıyla, bazen de yaprakları […]

Bırakmak

person walking between green forest trees

Herkes çadırlarına girmiş derin uykunun kollarına bırakmıştı kendini. Benimse gözüme uyku girmiyordu, anlatılan hikayeler sessiz ormanda yankılanıyordu sanki. Ormanın derinliklerinden yardım çığlıkları duyuyor gibiydim. Selin’i uyandırmaya çalıştım birlikte bakalım diye, uykusu o kadar tatlıydıki yerinden kıpırdamadı bile. Çadırın dışından yakından bir ses geldiğini hissettim, dışarı çıktığımda kamp alanının dağıtıldığını ve ormana doğru koşan bir kız […]

Domates

Mutfaktaydı, her gün olduğu gibi günün yemeği için tezgahın başındaydı. Önce soğanları soyup doğradı, sonra havuçları, patatesleri; ilk önce sebzeleri yıkamıştı, domatesleri ise hep sona bırakırdı. Domatesleri rendelerken aklından günü nasıl geçireceğini planlıyordu, bir anda telefonun gelen posta bildirimi ile yerinden sıçradı, faturalar ve reklam postaları dışında bir şey gelmezdi kutusuna o yüzden domatesleri rendelemeye […]

Harcama

Kahvesinden büyük bir yudum alıp harcama listesine gömülmüştü, bir hayalin gerçekleşmesinin bu kadar masraflı ve zor olacağını tahmin edememişti. Yeni bir şehirde, yeni bir hayattaydı. Birden eskilerden bir koku duydu oturduğu kafede, kokulara karşı her zaman hassas olmuştu. Bu kokuyu en son lise yıllarında vapur iskelesinde duymuştu ve karşısında görmüştü can dostunu. Çok uzun zaman […]

Gül

Ayrılığımızın kırkbeşinci günü, beni bırakıp gitmeseydi, birlikteliğimizin beşinci yılını kutluyor olacaktık bugün. Alışamadım yalnızlığa; hala sol yanım onu arıyor, hala kahvemi içerken ona da bir fincan koyuyorum, hala diş fırçası banyoda duruyor. ‘Bitti artık’ dediğinde evdeki tüm eşyalarını topladı, bir tek banyodaki diş fırçası kaldı bana, bir de evin her köşesinde bize ait anılar… Acaba […]

Tekne

Gözlerimi açtığımda, şişelerin içlerine yerleştirilen teknelerle dolu bir odadaydım. Maket teknelerden odanın kapısı görülmüyordu. Nerede olduğumu, buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Sabah uyandığımda gün, her zamanki gibi başlamıştı; kahvemi içip yürüyüşümü yapmış ve işe gitmek için evden çıkmıştım. Tüm gün yine olağan işlerle geçmişti, işten çıkıp arabama binmek üzereyken yoldan geçen bir evsize gözüm takılmıştı, ona […]

Mum

mum

Şehrin göbeğinde elektriksiz bir yaşam, sanki ütopya gibi geliyor insana… Onların hikayesi de böyle bir ütopyada başladı işte… Yeliz akşam evde ne yemek pişireceğini düşünerek apartmana giriyordu ki bir anda elektrikler kesildi, cep telefonun ışığıyla onuncu kattaki dairesine geldiğinde arkasından özür dileyen sesle yerinden zıpladı, bir anda kendini korku filminde gibi hissetti. Neyseki sadece karşı […]

Atölye

Uçurumun altı deniz, kenarı ise evi… Ve dik bir ip merdivenle sahile iniş… Böyle bir evde yaşayacağını söyleselerdi, inanmazdı Ece. Şehrin merkezinde olup her şeye yakın olmayı severdi, hayallerinde bile yoktu böyle bir ev… Bir gün en sevdiği hobisini işe dönüştürmek istedi, her beyaz yakalı gibi. Hayali birden bire kendine ait atölyesinde resimlerini yapmak oldu. […]

Araba

Karımın en sevdiği yemeği yapmaya karar vermiştim, tanışma yıldönümümüz için. Benden her yıl bir sürpriz beklerdi, küçük ya da büyük mutlaka yapmalıydım. Eğer yapmazsam surat asar, benimle konuşmazdı. Onun ise benim için bir sürpriz hazırladığını hiç görmedim, herhalde yıldönümleri bir ona özeldi. Yemek pişmek üzereyken ev telefonunun sesiyle irkildim; cep telefonları çıktığından beri ev telefonumuz […]