Gelelim fasulyenin nimetleri Nisan kitaplarına… Bu sefer lafı uzatmadan hemen kitaplara geçiyorum, bakalım neler okumuşum?
Ayın ilk kitabı bir hevesle aylar önce almış olduğum Incognito: Beynin Gizli Hayatı oldu. Kitaba Mart sonunda büyük bir merakla başlamıştım ama sonlarına doğru gereksiz bir okuma gibi geldi. Gerçi bu tarz kitapları okumayı pek sevdiğim söylenemez o yüzden de sıkılmış olma olasılığım yüksek. Kısaca çok severek okuduğum bir kitap olmadığı için anlatmaya çalışıp saçmalamak istemiyorum. Kitaptan aklımda kalan bir şey olmadı ne yazık ki.
Gelelim ikinci kitaba, Buket Uzuner’in Su-Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları kitabı ilk çıktığı zaman merak edip almaya niyetlenmiş sonra ise vazgeçmiştim. Kitapçıda cep boyunu ucuza görünce alıp okumaya karar verdim. Daha önce hiç yazarın kitabını okumadım o yüzden karşılaştırma yapamam ama bu kitabı, bana sanki şamanlık ile ilgili bilgim var ve onları nasıl anlatsam bilemedim, bu romanı yazarak anlatayım dedim, diyor. Yazım dili akıcı, kolay okunuyor ama kurgusu bana çok saçma geldi, sırf acaba sonunda ne olacak diye merak ettiğim için okumaya devam ettim ama sonu daha da saçma geldi. En azından kitabı artık merak etmeyeceğim 🙂
Okumak için doğru zamanın olması gerektiğine inandığım Dört Anlaşma kitabı bu ayın favorilerinden biri oldu benim için. Dört Anlaşma, Toltek Bilgelik kitabı olarak geçiyor, Tolteklere göre enerjinin tümü evrenden gelir ve evren tarafından yönetilir. Yazar Don Miguel Ruiz, kendini Toltek bilgisini öğretmeye ve paylaşmaya adamış. Bireysel özgürlüğünüz için bu kitabı okumalısınız diyor, kitabı önerenler. Bu Dört Anlaşma neyi mi içeriyor? Başlıklarını yazsam sanırım bir ipucu olur: 1.Kullandığınız sözcükleri özenle seçin. 2. Hiç bir şeyi kişisel algılamayın. 3. Varsayımda bulunmayın. 4. Daima yapabildiğinin en iyisini yap. Aslında bu dört anlaşmayı hayatımızın her anında aklımızda tutsak, ne sonradan pişman olacağımız bir şey yaparız ne de an’dan uzaklaşıp mutluluğumuzu öteleriz. Ağzınızdan çıkan sözcükleri 2 kere düşünseniz, size yapılan ya da söylenenleri kişisel algılamasanız zaten sonradan pişman olacağınız bir olay olmaz. Varsayımlardan uzak kalarak ve yapabildiğimizin en iyisini yaparak da an’da kalmamızı garantilemiş olmaz mıyız?
Yaptıklarımı, davranışlarımı bir kez daha düşünmemi sağlayan Dört Anlaşma’dan sonra, biraz kafamı dağıtacak bir kitap okuyayım dedim ve karşıma Her Şeyin Başı Merkür çıktı. Onu da bir önceki yazımda uzun uzun yazmıştım 🙂
Bu dört kitabı okurken de bir yandan Yuval Noah Harari’nin bu aralar çok satanlarda olan kitabı Sapiens’i okuyordum. Evet, 2 kitabı hatta bazen 3 kitabı aynı anda okuyorum ne yapalım, birinden sıkılırsam diğeri ile devam ediyorum. Neyse kitaba gelelim, kitap ilk çıktığında kuzenimin önerisi ile almıştım ama o gün bugündür kitaplığımda okunacaklar arasında yerini kimselere vermiyordu. İşin ilginci kitabı okumayı çok istememe rağmen bir türlü elim gitmiyordu, bu ay sonunda başlayabildim ve bitirebildim. Evrim teorisine inanıyorsanız okurken çok keyif alırsınız, inanmıyorsanız yazarın bazı çıkarımları sizi rahatsız edebilir. Genel olarak bence “İnsanlık nereden nereye geldi?” sorusunun cevabını çok rahat bir şekilde okuyorsunuz. Bildiğimiz, öğretilen tarihten farklı bir bakış açısı, bence okumalısınız bu kitabı.
Nisan ayı kitaplarından Dört Anlaşma, Her Şeyin Başı Merkür ve Sapiens’i sizde okumalısınız diyebilirim. Umarım Mayıs kitaplarımda keyifle okuduklarım olur. Kitapla kalın, mutlu kalın. İyi okumalar…
Dört Anlaşma yı yıllar once okumuştum. Etkileyici bir kitap. Sapiens’ i çok duyuyorum bu ara..
Bu ara neden bilemiyorum kitap okuma durgunluğu geldi bana…. başlamam lazım tekrar..
Okuma durgunluğu geldiyse Sapiens ile başlamanızı tavsiye etmem, okuma durgunluğunu bence en güzel çerez kitaplar alıyor yani en azından bende öyle oluyor. düşünmeden okuyup kendimi hikayenin içinde bulabiliyorsam tekrar okuma hevesim canlanıyor… en kısa zamanda keyifli okumalarınız olsun diyorum o zaman 😉