Sasalı Doğal Yaşam Parkı’na gittiniz mi? Hem de İzmir’de yaşayıp gitmediniz mi? Üstelik çocuğunuz da var ve önünden bile geçmediniz!!!
O zaman bu hafta sonu planınız belli hadi iyice sıcaklar bastırmadan gidin Doğal Yaşam Parkı’na… Biz 19 Mayıs tatilinde gittik ailecek ve eve döndüğümüzde oğlum aslan ve fil alabileceğimizi, aslanla birlikte uyuyacağını, filin ise salonda uyuyacağını duyurdu bizlere… Evde aslan beslenmez mi; fil eve sığar mı? Tabi ki de beslenir ve sığar hayal dünyanız nereye gitti sizin?
Hadi gezmek kısmına gelelim… Doğal Yaşam Parkı 2008 yılında açıldı, bende ilk kez üniversite okurken gitmiştim, sanırım açıldığı tarihlerdeydi; 2008de mezun olduğumu düşünürsek açıldığı zaman gitmişim demek ki 🙂 O zaman yeni açılmasının da etkisiyle çok yeşil değildi çevresi, yeni ekilen ağaçlar henüz büyümemiş, gezerken dinleneceğiniz gölge alanlar hiç yok gibiydi. Şimdi ise ağaçlar büyümüş daha bir güzelleşmiş çevresi, doğal yaşam parkının hemen yanında Sasalı Kent Ormanı’nın da olduğunu belirteyim, gitmedim ama bir gün oraya da gitmek istiyorum. Park içerisinde gezerken oturup dinlenebileceğiniz, dinlenirken hayvanları seyredebileceğiniz bankların olması güzel bir ayrıntı olmuş bence.
19 Mayıs’ta gittiğimizde ise, kalabalık gezmeyi oldukça zorlaştırdı, banklarda değil oturmak hayvanları görmek bile zordu. Resmi tatil günü olmasının eksi yönü, sanki tüm İzmir oradaydı, hangi hayvanı görmeye gitsek görebilmek için bekledik 🙂 Oğlum oyunlarında en çok aslanlardan bahsettiğinden ilk aslanlar ile gezimize başladık ama öğle saati olduğundan hepsi miskin miskin uzanıyordu. Aslanlardan sonra tropik alana gittik, malum tropik hayvanlar alan sıcak ve nemli o yüzden kalabalıkta gezmek yorucuydu. Tropik alanda dikkatimi çeken bir şey papağanlardı, daha önce gittiğimde hepsi capcanlı tüyleri ile oradayken, şimdi çoğunun tüyleri dökülmüş ve kelleşmişti açıkçası o hayvanların orada olması ne kadar doğru düşündürttü beni. Gerçi hayvanların küçücük kafeslere tıkılıp hayvanat bahçesi adı altında sergilenmesindense Doğal Yaşam Parkı bir nebze olsun daha iyi ama tüm hayvanlar aynı koşullarda sergilenmiyor.
Tropik bölümden sonra fillere gittik ki oğlumun en sevdiği bölüm oldu. Şansımıza fillerin yanına geldiğimizde bakıcısı bir tanesini yıkıyordu. Yıkanırken filin su içmesi gördü minik sıpam, diğer filleri de yemek yerken. Bu arada aklıma gelmişken, parkta her köşeden tavus kuşu çıkıyor. Parkta özgürce dolaşıyorlar, parkın hakimiyeti onlar da 🙂
Parkın en sevdiğim bölümü kuşlar bölümü, ipli kapılardan geçerek kuşların alanına giriyorsunuz, çeşitli ördekleri, su kuşlarını, leylekleri o alanda gözlemleyebiliyorsunuz. Her hangi bir kafesin ardında olmadıklarından fotoğraf çekmek de keyifli oluyor. Tabi Küçük Sıpam hayvanlardan korktuğundan, kuşların kafes içinde olmadığını fark ettiği andan itibaren ki o da girer girmez, bildiğiniz koşturarak geçtik yanlarından.
Çocuk hayvanat bahçesinde ise keçileri, midillileri ve eşekleri sevebiliyorsunuz. Kafes arkasından da çeşitli kümes hayvanlarını görebiliyorsunuz ancak çocuk hayvanat bahçesini şahsen ben sevemedim, hayvanların kokuları dayanılmazdı ki sıcak da daha da beter olur diye düşünüyorum.
Biraz kafa dağıtalım, yeşili görelim, hayvanları tanıyalım; bunları yapmışken fotoğraf da çekeyim derseniz ve hala gitmediyseniz havalar daha da ısınmadan bir gidin bence ya da sonbahara bırakın… Malum İzmirli’yiz yaz sıcağında mavi sular bekler bizi 🙂 En iyisi ben sizi çektiğim, çekebildiğim fotoğraflarla baş başa bırakayım… Yeni bir İzmir keşfinde buluşalım, iyi gezmeler 🙂