Sadeleşiyorum, peki koleksiyonlarım…

Onları sadeleştirmeye niyetim yok, hemen lafı dolandırmadan yazının başında söyleyeyim… Hani daha az eşya, daha çok anı diyordun; ne oldu mu diyorsunuz?

Hala aynısı savunuyorum ama sadeleşmeye başladım diye de evde ne var ne yoksa atamam ki hem daha hala yatak odasını bitiremedim. Bu kadar kirli çıkı olduğumu bilmiyordum aklıma ne gelirse atmışım yatak odasına, oda uyuma mekanından çok ardiyeye dönmüş. Neyse konumuza yani koleksiyonlarıma dönelim…

Eylül ayında yazdığım yazıda biriktirmeyi seviyorsanız koleksiyon yapın demişim, şimdi sadeleşmekten bahsediyorum. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu mevzusu var sanki havada, kendimle çelişiyorum. O yazımda koleksiyon yapmak iyidir demişim, şimdi sadeleşiyorum. Sadeleşmenin özünde en az eşyayla en çok işi yapmak var kabul ediyorum ama her insanın zayıf noktası vardır. Yine de kendimi azda olsa frenledim, mesela ekim ayı başladığından beri koleksiyonlarıma yeni parçalar eklenmedi. Koleksiyonlarım, daha öncede bahsettiğim gibi, yeni yapmaya başladığım için düzinelerce parçaya sahip değil. Şimdi de yeni bir parça almadan önce kesin istiyor muyum diye soruyorum kendime, mevcutları elden çıkarmam ama yeni parça eklenmesini sınırlayabilirim bence.

Peki koleksiyonlarımı nerede mi sergiliyorum? Evlenirken aldığımız salondaki vitrinimdeler şimdilik. Evet, şu kullanılmayan, çeyizlik alınan şarap, su, viski ve daha birçok çeşit bardakların sergilendiği vitrinden bahsediyorum. Benimde çeyizimde var bu bardaklar serisinden 🙂 Geçtiğimiz yıla kadar vitrinimi onlar süslüyordu şimdiyse koleksiyonlarım. Annemin her gelişinde “çocuk musun kızım sen, bu oyuncakların vitrinde işi ne?” sorularına rağmen başköşeyi aldı koleksiyonlarım. Evet, annem Momiji bebeklerime ve Lego minifugures serilerime sadece oyuncak diyor, sanırım biriktirmesem bende aynısını derdim. Kısaca koleksiyonlarım evimin başköşesindeler ve onları görünce mutlu oluyorum. Beni mutlu ediyorsa evimde durmaya da devam edebilirler. Ne zaman ki onlara baktığımda, onları ıvır zıvır olarak görürüm işte o zaman yeni evlerini aramaya başlarlar ki bu da yakın bir dönemde olacak gibi gözükmüyor.

Tabi tek zayıf noktam koleksiyonlarım değil, bir de kitaplarım var. Onları da elden çıkarmayı düşünmüyorum.  Sadece kitaplarımın da sayısı artmasın diye bundan sonra okumak istediğim kitapları e-kitap olarak okumayı planlıyorum. Okuduktan sonra bu kitap yıllarca kütüphanemde olmalı dediklerim olursa onları satın alırım diyorum kendime. Gerçi kitap alımı konusunda tam bir alışveriş canavarıyım, elimde okumadığım kitaplar olmasına rağmen neredeyse her hafta bir kitap alıyorum. Genelde de kitaplarımı 1 hafta içinde okumaya çalışıyorum, tabi her zaman mümkün olmuyor. O yüzden şu anda kütüphanemde okunmayı bekleyen yaklaşık 20 adet kitabım var ki bu da beni en az 3 ay idare eder 🙂

Sadeleşmek sizi yormasın, mutlu etsin.

Sadeleşmek evdeki her şeyi atmak değildir unutmayın, sizi mutsuz edenlerden, fazlalıklardan kurtulmaktır. Ve sadece eşyaları atmakla sadeleşme olmuyor, bunu da hatırlamak gerek. En azından benim açımdan sadeleşmek şimdilik böyle…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir