Okudum, Bitti… Mart 2018

Bu aralar yazmaya çok ara verdim, bahar geldiğinden sanırım bir tembellik var üzerimde; en sevdiğim yazmaya bile zaman yaratamıyorum. İşten gelince küçük sıpamı uyuturken ya uyku çok tatlı geliyor bende onunla uykuya devam ediyorum ya kitap okuyorum ya da bu aralar tekrar izlemeye başladığım televizyon aklımı çeliyor. Tekrar izlemeye başladım dediğime bakmayın, haftada 3 geceyi geçmez izlediğim zamanlar, kitap okumak hala en çok sevdiğim kendi zamanım. Bir de ara sıra küçük çarpılarıma zaman ayırayım diyorum hal böyle olunca yazmak en son sıraya kalıyor.

Televizyonu tekrar hayatımdan çıkarabilirim sanırım ama önce merak ettiğim birkaç diziyi izlemek hedefim J Televizyonda daha doğrusu netflixde izlediklerim belki başka bir yazının konusu olur belli olmaz.  Lafı daha çok uzatmadan bu ay neler okuduğuma bakalım ne dersiniz?

Alice Harikalar Diyarında / Lewis Carroll

Okumak için çok beklediğim kitap… Blogda ilk yazmaya başladığım zamanlar filminden bahsetmiş ve kitabını okumamış olmamın kendi ayıbım olduğunu düşünmüştüm ve kitabı en kısa zamanda okuyacağım demiştim. Gelin görün ki 2015’ten bu yana tam 3 sene geçmiş anca kendime verdiğim sözü gerçekleştirebildim.

Kitabı okuduktan sonra gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki okumak için geç bile kalmışım. Kitabı eleştirmek ya da yorumlamak haddime değil ama 150 yıl önce yazılmış bir eserin hala bu kadar zevkle okunabilmesi, hala hayal gücüne hayran bırakması benim için sürprizdi. Evet, çizgi film uyarlamasını çok seviyordum, 2010 yılında çekilen uyarlama filmi de zevkle izlemiştim ama kitabı okumanın verdiği zevk çok daha güzel. Sözü fazla uzatmaya gerek yok sizde benim gibi okumayı erteleyenlerdenseniz bu sefer okunacaklar listenizde ilk sırada olsun Alice Harikalar Diyarında, pişman olmazsınız.

Kuklanın Ruhu / John Gray

Kuklanın Ruhu kitabını Yapı Kredi Yayınevi’nin felsefe bölümünde ilk gördüğümde, felsefe okumayı çok sevmesem de ismi dikkatimi çekti. Arka kapağındaki insan özgürlüğünü din, felsefe ve fantastik edebiyattan örneklerle irdelendiğini okuduğumda ise bu kitabı kesinlikle okumalıyım dedim.

Kitap tanımadığım yazarların farklı fikirlerini öğrenmemi sağladığı gibi gnostisizm hakkında fikir sahibi olmama da yaradı. Kitapta en çok ilgimi çekense 1909 yılında yazılmış olan Makinenin Ruhu isimli kitap üzerinden yaptığı irdeleme oldu: kitapta insanların bir makinede yaşadığı ve o makinenin bozulması sonucu sudan çıkmış balığa dönmüş halleri anlatılıyormuş.

Aslında tam felsefe kitabı denemez bu kitap için, farklı konularda fikir sahibi olmak isterseniz ve az da olsa araştırma ve karşılaştırmalar hoşunuza gidiyorsa keyif alarak okursunuz bu kitabı. Ayrıca kitabın kısa oluşu da ayrı bir motivasyon okumak için, kısacık kitaptan en azından daha önce adını bile duymadığınız başka bir kitap adı öğrenmek garantili 😉

Oyun Arkadaşım Yeryüzü / Jennifer Ward

Sinek Sekiz Yayınevi’nin sürdürülebilir yaşam kitapları serisinden birkaç kitap ile ilk kez sadeleşmeyi araştırırken karşılaşmıştım, gördüğüm an okumalıyım demiştim ama kitapçılarda hiç denk gelmemiştim. Derken bir gün instagramda yayınevinin hesabını takip etmeye başladım ve kitapları tekrar bastıklarını öğrendim. Siparişimi vermeden önce 2 ay bekleyerek gerçekten kitapları okumak isteyip istemediğimi irdeledim kendimce ve okumam gerektiğine karar verdim.

İlk olarak da küçük sıpamla oyunlarımıza ilham olsun diye Oyun Arkadaşım Yeryüzü ile başladım okumaya. Kitap 4-8 yaş çocukları için doğada oynanabilecek oyunları ve keşifleri anlatıyor. Aslında anlatılanların çoğu bizim çocukken yaptığımız keşifler, okurken pek çoğunu denemiş ve oynamış olduğumu fark ettim; karıncaları izlemek, tespih böceğinin top haline gelişini, uğurböceğini incelemek, çeşitli yaprakları toplamak, su birikintileri ile oynamak, yağmurun keyfini çıkarmak gibi basit ama şehir hayatında unuttuğumuz oyunlar var kitapta.

Doğada çocuğumuzla daha çok zaman geçirmemizin hem onun gelişimi hem de bizim rahatlamamız için önemli olduğunu bir kez daha fark ettirdi kitap. Kitabı alın mutlaka okuyun demeye gerek yok, ama çocuğunuzu alın ve doğada vakit geçirin demeye gerek var günümüzde. Kitabı alıp okuyup hala dört duvar arasında olacaksanız zamanınızı harcamayın derim. Doğayı keşfetmek için de illa ki bir rehbere ihtiyacınız varsa keyifle okuyabilirsiniz Oyun Arkadaşım Yeryüzü’nü.

Minimalizm: Anlamlı Bir Hayat / The Minimalists

Minimal bir hayat yaşamaya karar verip The Minimalists belgeselini izlemeyen yoktur sanırım, eğer izlemediyseniz de kitaptan önce belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. Bu kitapta ise belgeseldeki minimalistlerimiz Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus minimalizm ile nasıl tanıştıklarını ve hayatlarına etkilerini anlatıyor.

Sadeleşme ile ilgili çok kitap okuduğum için bu kitabı aslında almak istemiyordum yine aynı şeyleri okuyacağımı düşünerek; atın, verin, azaltın tarzı konular vardır diyordum, belgeselini izlemiş olmama rağmen. Yazarlar, “Minimalizm herkes için farklıdır çünkü o, sizin için neyin temel olduğunu bulmakla ilgili bir şeydir.” diyorlar, minimalizmin anlamlı bir hayat yaşamak için bir araç olarak görüyorlar ve bize anlamlı yaşamanın ne demek olduğunu anlatıyorlar.

Yazarlara göre anlamlı yaşayabilmek için beş değer var; sağlık, ilişkiler, tutkular, gelişim ve katkıdan oluşan bu değerleri kendimize göre harmanlayabilirsek anlamlı bir yaşamımızın olacağını belirtiyorlar. Size tutkularınıza ulaşabilmeniz için bir bütçe önerisi bile var kitapta.

Bugüne kadar minimalizm ile ilgili çok kitap okudum ama bu kitap favorilerim arasında yerini aldı, tekrar tekrar okumak istiyorum. Minimal olmaya niyetiniz olmasa bile tüketim toplumunun üzerimizde yarattığı baskıyı azaltabilmek adına okumanızı öneririm, pişman olmazsınız. Ve küçük bir not, bloglarını da ziyaret etmenizi öneririm.

Mağara / Jose Saramago

Bu yazarın kitaplarını çok seviyorum, her bir kitabını okumak istiyorum ama sırf hızlı tüketmemek adına kitaplarını arka arkaya okumamaya çalışıyorum araya başka kitaplar girince de tekrar Jose Saramago okuduğumda hazine bulmuş gibi mutlu oluyorum.

Bugüne kadar yazarın Mağara dahil beş kitabını okudum ve her birini çok sevdim. Kitabın konusuna gelirsek içinde her şeyin olduğu yaşam sitesi Merkez ile kırsal kesimde yaşayan çömlekçi Algor’un hikayesini okuyoruz. Günümüzde moda olan alışveriş merkezi, konutlar, okul, hastane gibi yaşam alanlarının bir arada olduğu bir yer Merkez, giriş çıkış kontrollü, yaşamak istersen bazı koşulları sağlaman gerekiyor; evcil hayvan besleyememek gibi. Algor ise Merkez’de satılmak üzere tabak, çanak üreten bir çömlekçi. Bir gün Merkez artık ürünlerinin satılmadığını ve plastik olanların daha kullanışlı olduğunu söyleyerek Algor’a ürünlerini iade ediyor ve bizde Algor’un değişen, değişmek zorunda kalan yaşamını okuyoruz.

Saramago’nun kendine özgü karakterleri, hikaye anlatışı ve çok sevdiğim üslubu ile tadı damağımda kalan, zevkle okuduğum bir hikaye oldu Mağara… Her zaman olduğu gibi Saramago ile tanışmadıysanız daha fazla ertelemeyin ve okumaya başlayın diyerek, bu kitabını da zevkle tavsiye edebilirim sizlere.

Belirsizlik ve Değişimle Birlikte Güzel Bir Hayat / Pema Chödrön

Sinek Sekiz yayınlarından okuduğum ikinci kitap Güzel Bir Hayat oldu. İtiraf edeyim, sürdürebilir yaşam serisindeki tüm kitapları okumak istediğim için satın alırken yalnızca isimlerine bakarak aldım, içeriğinin bana hitap edip etmediğini kontrol bile etmedim ama ikinci kitabımı da zevkle okudum.

Güzel Bir Hayat kitabında yazar, Tibet Budizmi manastırında verilen öğretileri sürekli değişen hayatımızda gündelik yaşamda kullanabilmemiz için anlatıyor bize. Budist kaynaklarda yer alan üç yemin üzerine kitap: Pratimoksha Yemini, Bodhisattva Yemini ve Samaya Yemini.

Kitapta geçtiği şekliyle bu yeminleri kısaca değinmek isterim ki kitabın ne anlattığı daha anlaşılabilir olsun:

Pratimoksha Yemini, eylem, söz ya da düşüncelerle başkalarına zarar vermemek için elinden geleni yapacağına, birbirine iyi davranacağına dair bir taahhüt; Bodhisattva Yemini, yaşamda kalbinizi ve aklınızı açık tutmaya ve şefkat duyguları ile dünyanın acılarını azaltma özlemini besleme taahhüdü; Samaya Yemini ise dünyayı olduğu gibi kabul etme, yaşamda karşına çıkacak tüm olayları uyanmış enerjinin bir belirtisi olarak görme taahhüdüdür.

Çokça altını çizerek ve keyifle okudum kitabı ama herkesin seveceği bir tarz olamayacağı kesin. Yine de farklı bir konu okumak isterseniz tavsiye ederim.

Güneşi Uyandıralım / José Mauro De Vasconcelos

Mart ayının son kitabı ise severek okuduğum Şeker Portakalı’nın devamı olan Güneşi Uyandıralım oldu. Bu kitapta Zezé’yi zengin bir ailenin evlat edindiğini öğreniyoruz. Ve bizim sevgi dolu Zezé’mizin ergenlik dönemini okuyoruz. Zezé bize düşler aleminde yaşattığı Kurbağa ve film yıldızı Maurice ile hayat dersleri veriyor. Yine kah güldüren kah hüzünlendiren harika bir kitap, Şeker Portakalı’ndan sonra kesinlikle zevk alarak okursunuz. Nisan ayında ise serinin son kitabı Delifişek okuma listemde bakalım Zezé’nin hayatında neler oluyor?

Ve böylelikle Mart ayının kitaplarını bitirmiş bulunuyorum, son satıra kadar umarım keyifle okumuşsunuzdur… Kitapla kalın, mutlu kalın… İyi okumalar…

2 thoughts on “Okudum, Bitti… Mart 2018

  1. Harikasınız…
    Nasıl oluyor da hem iş hem ev hem çocuğunuz derken bir ayda bu kadar kitap okuyabiliyorsunuz.bende çalışıyorum ama çocuğum yok.ancak ayda 2-3 kitap okuyabiliyorum:(

    Bununla birlikte Sadeleşme konusunda ki yazılarınıza ayrıca takip ediyorum.Baş ucu bloğum diyebilirim sayfanız için, telefonuma uygulama gibi kaydettim açıp açıp okuyorum birazcık daraldığımda..ne olursa olsun içim açılıyor yazılarınızı okuyunca..
    iyi ki varsınız:)

    1. Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim, okuduğum an yüzümde bir gülümseme belirdi; ancak buralara daha az uğrar oldum bu aralar o yüzden cevap yazamadım size. Bu kadar kitap nasıl okuyorsunuz demişsiniz ya vapur sayesinde, işime vapurla gidip geliyorum ve vapur saatleri benim okuma saatim oluyor 🙂 Sadeleşme konusunda bu aralar daha az yazsam da okunduğunu bilmek çok güzel, tekrar çok teşekkür ederim sizde iyi ki varsınız 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir