Geçtiğimiz hafta sonu işyerimin düzenlediği İzzet Keribar ile fotoğraf atölyesindeydim, tüm hafta sonum dolu dolu ve çok da keyifli geçti. Atölye cumartesi sabah fotoğrafçılık ile ilgili bilgilerin bizimle paylaşılması ile başladı. Öğle yemeğinden sonra ise dış çekimle devam etti. Pazar günü ise İzzet Bey çektiğimiz fotoğrafları değerlendirdi.
Cumartesi günü İzzet Bey bize, fotoğraf çekmenin temel taşlarını anlattı; fokal uzunluğu, diyafram, enstantane nasıl olmalı, en iyi kareler için oranları nasıl olmalı gibi. Ancak ben burada uzun uzun size öğrendiklerimi anlatmayacağım, zaten bu konulara ilginiz varsa bu konuda uzman kişileri takip ediyorsunuzdur ya da en azından daha detaylı anlatımı olan blogları biliyorsunuzdur. Çektiğim fotoğrafları paylaşmadan önce dış mekan çekimimizi anlatmak istiyorum size 😉
Dış mekan çekimi Basmane’nin arka sokaklarından başlayıp Kemeraltı’nda son buldu. İzmir’de doğup büyümeme rağmen Basmane’nin arka sokaklarına hiç gitmemiştim ve böyle grup halinde fotoğraf çekmeye gitmeseydik, oraları görmek aklımın ucundan bile geçmezdi. İlk olarak Basın Müzesi ve Aziz Vukolos Kilisesi ile başladık fotoğraf çekmeye sonra sokaklardan yürüyerek Kemeraltı’na kadar geldik. Basmane’de yer alan evlerin mimarisi o kadar çok hoşuma gitti ki keşke buralar elden geçse ve aslına uygun olarak restore edilse diye geçirdim aklımdan fotoğrafları çekerken. Sokaklardaki sefalet ise aslında aynı şehirde ne kadar uç noktalarda yaşadığımızı bir kez daha fark ettirdi bana.
İzzet Bey ve atölyedeki arkadaşlarımız, İzzet Bey’in yönlendirmesi ile genelde portre çalıştılar ama açıkçası binalar beni o kadar büyülemişti ki portre çekmek hiç içimden gelmedi. Bol bol sokakları ve binaları kadrajıma aldım. Sokaktaki insanlar fotoğraf kulüplerinden gelenlere çok alışmışlar ki makineleri görür görmez gayet doğal bir şekilde poz veriyorlar. Sokakların ve insanların renkleriyle neden Basmane’ye geldiğimizi etrafa gören gözlerle baktığımda anladım. Her çeşit insan karşınıza çıkıyor sokaklarda ve evlerde çeşitliliği desteklercesine rengarenk. Aynı yerde onlarca farklı fotoğraf karesi çıkabiliyor ortaya. Fotoğrafa meraklıysanız ve İzmir’deyseniz bir fırsatını yaratıp bence Basmane sokaklarını fotoğraflayın.
Basmane’den sonra ise Kemeraltı’na Havra Sokağı’ndan girip, Hisarönü’nden çıktık. İşyerimin Kemeraltı’na yakın olmasından dolayı sanırım, çok fazla fotoğraflayabilecek bir şey göremedim ama çektiklerimde bana yeter, nasıl olsa istediğim an gidebilirim Kemeraltı’na. Pazar günü ise çektiğimiz fotoğrafları İzzet Bey yorumladı bizlere, o zaman fark ettim herkesin farklı fotoğraf karelerini yakaladığını. Aynı sokaklardan bende geçmiştim, arkadaşların fotoğraflarını görünce, iyi de ben niye görmedim bu karenin çekildiği yeri derken buldum kendimi. Herkes görmek istediğini görüp, fotoğraf karelerinde ölümsüzleştirmişti. Bizim fotoğraflarımızdan sonra ise İzzet Bey’in portfolyosundan hazırladığı bir sunum izledik. İzzet Bey’in fotoğraftaki yaratıcı karelerine bayıldım.
Atölyeden kalanları en güzel çektiğim kareler anlatır sanırım, kadrajımdan Basmane ve Kemeraltı fotoğraflarını buraya bırakıp, “bir daha atölye olsun” dualarımla yazımı bitiriyorum, kendinize iyi bakın 🙂
Daktilolu kare ne güzeldi..
Çok teşekkür ederim 🙂