İnstagram dünyası sayesinde tanıdığım, yüz yüze hiç gelmemiş olsak da sanal dünyada sanki ruh ikizimi bulmuşum gibi severek takip ettiğim Seval, beni Fotoğraf Anıları yazmaya davet etti. Kendisi Berlin’de bir tren camından çektiği fotoğraf ile anılarını anlatmış, benimkini okumadan önce Seval’in yazısını okuyun 🙂
Seval’e iyi fikirmiş dedim, sende yaz bende seninkini okuyayım dedi. Yazmayı seven biri için de bundan güzel davet olamazdı. Fotoğraflardan rastgele birini seçmek oyunun kuralı, benim de şansıma bir bahar sabahında çektiğim mimozalar çıktı. Anısını dün gibi aklımda olduğuna göre anlatmaya başlayabilirim.
Bu fotoğrafı çektiğim gün annemlerle birlikte pazar kahvaltısına gitmiştik, kuzen Gözde’de bize katılmıştı. Keyifli bir kahvaltıdan sonra önce parkta oyun oynamıştık; oğlumla tahterevalliye binmiştik, karşımızda Gözde vardı. O zaman küçük sıpam 3.5 yaşındaydı ve en eğlenceli zamanlarından biriydi, kahkahaları hala kulağımda… Sonra da Bostanlı sahilinde yürüyüş yapmaya karar vermiştik. Babamla en arkadan yürürken mimoza gözüme takılmıştı ve klik 🙂
Tabii tek bir poz çekip bırakmamışım, birden çok pozu vardı sevgili ağacın… Fotoğrafı çekerken doğaya bir kez daha hayran kalmıştım: her bahar yeniden canlanmak ne de güzel 🙂
Şimdi ise, o zaman fotoğrafı çekerken aklıma gelmemiş olsa da, bu fotoğrafa bakarken çocukluğumu hatırlıyorum. Oturduğumuz apartmanın ön bahçesinde kocaman bir mimoza ağacı vardı yanında da okaliptüs ağacına benzeyen uzun yapraklı bir ağaç, adını bilmiyorum. İki ağaç yan yanaydı ve biz çocuklar bahçede evcilik oynarken o uzun yapraklar balık olurdu, mimozalar da başka bir yemek… Daha büyük yapraklı bir bitki ise tabak… Ne kadar basit ve ne kadar yaratıcı bir çocukluk.
Doğduğum apartmana en son gittiğimde önündeki ağaçları kesmişler ve o bölgeyi beton doldurmuşlardı. Bu arada yanındaki erik ağacı da sizlere ömür olmuştu. Güzel olan her şeyi nasıl bu kadar rahat elimizden kaçırıyoruz? Oradaki bir avuç yeşillik neden gözümüze batıyor? Gerçi 10 yıl belki de daha da uzun bir süre önce gitmiştim, belki şimdi değişmiştir. Umarım değişmiştir ve yeşil alanlar tekrar geri gelmiştir diyorum.
Ve son söz olarak, Seval iyi ki sende yaz dedin, teşekkür ederim 🙂
Keyifle okudum yüzümde bir gülümsemeyle. Kalemine sağlık, bu seriyi mutlaka devam ettirelim.
Teşekkür ederim Sevalcim, bence de devam ettirelim; anılarda dolaşmak apayrı bir keyif (#128522#)