Dönem dönem başlayıp bir türlü istikrar sağlayamadığım en kolay etkinlik. Hareketi, sporu değil bakın hareketi hayatıma beni zorlamadan dahil etmek istiyorum. Her dönem farklı girişimlerim oluyor. Bir ara koşmayı denemiştim, sonra tenis arkadaşım varken tenis oynamıştım, bir dönem pilates yaptım, arada evde kendi kendime yoga yapıyorum ve bazen de yürüyorum. Ve bunlardan herhangi birini yaparken kendimi iyi hissediyorum yine de bir türlü devamlılık sağlayamıyorum. Aslında yürümek benim için en sürdürülebilir olanı diye düşünürken yağmur ya da soğuk hedefimden saptırıyor beni. Neyseki yaz geldi, artık soğuk bahanem olamaz.
Eski evimizin hemen yanında park vardı, oğlumu okula bırakıp orada sabah yürüyüşü yapmamak için gerçekten bardaktan boşanırcasına yağmur bahanem olabilirdi ya da yetişmem gereken bir yer varsa o. Ama gerçeklere baktığınızda herşey bahane olabiliyordu hemen eve dönmek için. Yeni eve taşınınca ise bahanem mahalle arasında mı yürüyeceğime dönüştü. Aslında çok güzel bir yürüyüş parkuru var ama o parkurun sonunda eve dönmek için yokuş çıkmam gerekiyor. Ve işte bu da bana en güzel bahaneydi, yokuş çıkmak ya da çıkmamak…
Sonra bir gün oğlumla mahallede bisiklet turu yapalım dedik. O güzelim parkura bağlanan çok güzel bir yol keşfettik. Tabi o parkura ulaşabilmek için yine yokuş aşağı gitmemiz gerektiğini söylememe gerek yok sanırım. Yaşadığım yer minik bir tepede ne yapalım, o yokuş illaki hayatımızda olacak. Ekmek almaya giderken, oğlumu okula bırakırken, yokuşu çıkmaktan başka şansım yok tabi otobüs kullanmak istemezsem ki istemiyorum.
Bahaneleri bırakalım mı?
İşte böyle böyle bahaneler yaratarak kendime bu sene yürümeyi bıraktım. Sonra minik bir Paris seyahatimiz oldu. 3 günlük adım ortalamam birden 15.000’e çıktı. Formdan düşmüştüm, çabuk yorulmuştum ama o hareketler kendimi iyi hissettirdi. Dedim elvan neden tekrar yürümeye başlamıyorsun. Ve dün itibariyle kendime bahane uydurmamaya karar verdim, 10 dakikada olsa yürüyeceğim dedim.
Dün sadece 2500 adım attım aslında daha gidecektim ama çok susadım eve dönsem iyi olur dedim. Bu sabah suyumu yanıma aldım ve ormanın içinden geçerek kuş sesleriyle 5000 adım attım. Aslında daha fazla atmışım gibi hissetmiştim, belki de bir yandan etrafıma bakınıp fotoğraf çektiğim içindir. Ve diyorum ki hergün en az o 5000 adımı atmalıyım. Fazlası olursa ne güzel, ama günlük 10.000 gibi bir hedef koyup gözümü korkutmak istemiyorum. O zaman anın keyfini çıkarmaktansa hedefi tamamlamaya çalışıyorum ve yürümek zor gelmeye başlıyor.
Yürüyüşlere başlayalım bakalım devamında beni neler bekliyor 🙂 Bu sefer adım sayılarındansa devamlılık hedefim, her gün yürümek… Yürüdüğüm günlerde kendimi daha pozitif hissettiğimi söylememe gerek yok sanırım 😉 İnstagramda her sabah yürüyüşümden bir kare paylaşarak kendime de mini bir arşiv yapmayı planlıyorum. Hadi bakalım başlıyoruz…
*Fotoğraflar bu sabah ki yürüyüşümden


