Yazma Maratonu

Yeni bir ay, yeni bir hafta, yeni bir gün, sessiz ev ve elimde kahve… Yazmak için çok harika bir ortam bence, diyerek klavye başına geçtim. Tam blog için içerik üretmeye uygun bir gün.

Bu cümleleri yazdıktan sonra 15 dakika ekrana baktım kaldım. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Sonra dedim ki eski yazılarıma bir göz atayım. Bir yıl önce yazdığım Çalakalem gözüme takıldı. O zamanda ne yazsam diye bulamayıp içimden geldiği gibi yazmaya başlamışım. Sanal yazı evinden bahsetmişim 3-5 satır. Sonra okuduğum kitabı anlatmışım.

Günlük ritüeller kitabını okuyormuşum, yazarı Mason Currey. Yazarların yazmak için ritüelleri olduğunu okuyup kendimde yapabilir miyim acaba demişim. İtiraf edeyim, herhangi bir ritüel oluşturmak için bir çabam olmadı. Geçtiğimiz ay ise Özlem Hanım ile #ekimdeyazmakgerek2024 derken ritüel oluşturmaya başladığımı fark ettim. Elime kahvemi alıp köşeme geçiyorum, bilgisayarı açıyorum ve yazmaya başlıyorum. Bazen bir hikâye yazıyorum, bazen blog için, bazen de günlük gibi. Bir ay boyunca hafta sonları hariç her gün yazdım. Ve yazmaya devam etmeyi hedefliyorum.

Takip eden bir roman, hikâye olmayınca her gün yazmak beni biraz zorlamaya başladı. İstemesem de yazılarım günlüğe dönmeye başladı. O yüzden bugün eski yazımı okuduktan sonra tekrar sanal yazı evine tıkladım. Oraya üye değilim, ama tıkandığım zaman sitede gezinmek bile bana bir şekilde ilham oluyor. Neyse bugün, 5 yıl önce YouTube’da sevgili Yeşim Hanım’ın hazırlamış olduğu 21 Günlük Yazı Maratonu gözüme takıldı. Tamam dedim işte aradığım motivasyon 🙂

İlk videoyu izlediğimde Yeşim Hanım’ın da ritüelden bahsettiğini görünce bu ay kendime yeni bir ritüel eklemeye karar verdim: Kahvem, arka fonda kısık sesle çalan bir müzik ve tam göz hizamda yanan bir mum. Bu üçü hazırsa bende yazmaya hazırım diyebilirim.

Benimle bir yazma maratonuna var mısınız? Yeni hikayeler bizi beklesin mi? Hadi yorumlarınızı bekliyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir