Tüketim toplumu olarak “yaratıcılığı öldürmek” eylemini çocuklarımız üzerinde bilinçsiz olarak yaptığımızın farkında mısınız? Şahsen farkında olmadığımı Lüksemburg’da fark ettim. 30 kilo ile taşınma maceramı anlatmıştım ve oğlumun oyuncaklarını alamadığımdan bahsetmiştim. Şimdi diyorum ki iyi ki alamamışız.
Hemen sonuca geldim değil mi?
İzmir’de evimizde neredeyse olmayan oyuncak yoktu, çoğu zaman oğlum istemeden bir oyuncak alınırdı. Sonra da yeni alınan oyuncak bir iki gün oynanır ve diğerlerinin arasına katılırdı. Buraya gelirken oğlum kendi karar verdi hangi oyuncağını istediğini ve legolarını seçti. Sadece ilk geldiğimizde yeni yaşamının bir hediyesi gibi düşünerek lego polis merkezi aldık kendisine. Sıkılmaya başlayıncaya kadar legolar evin baş köşesinde durdu; her gün farklı bir dünyaya kapılarını açarak.
Bir gün eve yeni bir eşya alındığında gözünün kutuda olduğunu fark ettim oğlumun. O kutular ile bir şeyler yapabilir miyim dediğinde, saçma sapan kesip kenara atacak diye düşünmüştüm ama beni yanılttı. Kendine kartondan gitar ve gemi yaptı. Bir parçası ile de almamızı bile talep etmeden Lego Ninjago evinin bahçesini, ninjaları orada dövüşecekmiş.
Bir de hayal dünyası için parklardan topladıklarımız var tabi, taş, ağaç dalı, yaprak… O an işine yarayan bir şey ise bizimle evin yolunu tutuyor. Bazen hayalindeki gerçekleştiremeyince kızıyor ama bu şekilde kendini geliştireceğine inanıyorum. Kuralları belli oyuncaklar yerine, hayal gücü ile oynamak çok daha keyifli değil mi?
Geçtiğimiz yıllarda okuduğum Daha Sade Bir Hayat kitabını anlatırken yazarın evdeki oyuncak fazlalığından kurtulun önerisini yazmışım size ve oğlumun odasını daha sade hale getirmeyi planlıyorum demişim. İzmir’de o planım hiç bir zaman gerçekleşmedi, ne oyuncaklarından ne kitaplarından vazgeçebildim. Savunmam da oğlumun onları sevdiğiydi her zaman ve şimdi görüyorum ki sadece benim kendime uydurduğum bir bahaneymiş.
Evdeki yaratıcılığı öldüren oyuncak dağlarından kurtulmamak için sizde bahaneler üretiyorsanız, biraz cesaret diyorum. Emin olun bu küçük sıpalara imkan verince yapamayacakları yok, kağıttan bir ördek gibi… Kapak fotoğrafındaki ördeği oğlum kendi kendine yaptı, hiç bir yardım almadan… Onu bana gösterirken ki mutluluğu tarif edilemez…
Tabi ki böyle üretken bir annenin böyle yaratıcı bir çocuğu olacak. Benim çocuğum da kesin dikiş dikip örgü örecek başka yolu yok :))
Bizden ne görürlerse onu taklit ettiklerine göre senin çocuğun neler yapacak merak ediyorum (#128521#)