Stoksuz Yaşam

Konumuz alışveriş ve stoksuz yaşam, Lüksemburg’a taşındığımızdan itibaren alışmaya çalıştığımız yeni alışkanlığımız.

Yurt dışında herhangi bir markete yolunuz düştüyse manav bölümündeki ürünlerin genelde adetle satıldığını görmüşsünüzdür. Bizim pazarlar gibi kurulan haftalık pazarlarda bile adetle satılan ürünler oluyor. Ürünlere göre fiyatlar değişkenlik gösterse de adet ile satılanlar genelde daha pahalı oluyor ve evde bulunsun diye değil de gerçekten tüketmek istiyorsanız satın alıyorsunuz.

Marketlerdeki paketli gıdalar ise maksimum bir kilogramlık paketlerde yer alıyor, en azından Lüksemburg’da alışveriş yaptığımız marketlerde durum bu. Un bile kiloluk paketlerde. Sadece içkileri büyük boylarda ya da büyük kolilerde gördüm.

İzmir’de alışmışım paketleri büyük boy almaya ilk başlarda çok yadırgadım. Her gün markete gitmemek için haftalık alışveriş yaptığımızda da dolabı yerleştirmek tam bir işkence. Buzdolabı o kadar küçük ki iki üç çeşit sebze-meyve koyunca doluyor. İzmir’de dolabımız maksimum boydu, çoğu zaman dolapta ne var ne yok unuturdum, haftalar sonra bulduğumda ise yenebilecek durumda olmazdı. İşte size küçük dolabın faydası asla bir şeyleri unutma şansınız yok.

Her şey küçük paketlerde ve evde de stoklayacak çok fazla yer olmadığından (kuru gıdalara bile yalnızca bir çekmece ayırabildim), stoksuz yaşam ve günlük alışveriş hayatımızın bir parçası oldu. Keşke diyorum İzmir’de de böyle bir rutinim olsaydı, her gün markete gidince hangi sebze-meyve tazeyse ya da indirimde ise onu alıp günlük tüketiyoruz. Stokladığım tek ürün ise süt, bir tek onu her gün taşımaya üşeniyorum.

Stoksuz yaşam ve günlük alışverişin rahatını sizlere de tavsiye ederim.

Sevgiler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir