Hanzade, dedesinin evine gidip onun eski radyosuyla oynamayı çok severdi. Dedesi, o radyonun ona büyülü bir kapı açacağını söylemişti. Hanzade bu sözden sonra dedesini her ziyaretinde radyoyu kurcalar bir kapı görmeyi umut ederdi. Bir gün çalışmayan radyodan şarkılar duymaya başladı, dedesi yanına sessizce yaklaşıp ‘artık kapı açılmaya hazır, radyoyu evine götür’ dedi.
Eski radyoyu alıp eve geldiğinde ne olacağını bilmiyordu ama radyodan şarkıları dinlemek hoşuna gidiyordu. Gizli kapının dedesinin şakası olduğunu düşündüğü anlardan birinde radyoda şarkı durdu ve küçük bir çocuk kiler odasına gitmesini söyledi. Hanzade çocuk sesinin radyodan geldiğini ilk önce anlayamadı ama çocuğu dinleyip kiler odasının kapısını açtı. Gördükleri karşısında dili tutulmuştu, kapı yemyeşil bir bahçeye açılıyordu. Adımını attığı anda kanatları olan küçük bir insan yanına geldi, eliyle onu takip etmesini söyledi. Hanzade korkup hemen annesine seslendi, annesiyle birlikte kapıyı açtıklarında ise gördükleri sadece kilerdeki eşyalardı.
Odasına dönüp radyoyu tekrar açtı ve radyodaki çocukla konuşmaya başladı, onun kim olduğunu, o kapının nasıl bir bahçeye açıldığını sordu. Çocuktan aldığı tek cevap ‘dedene sor’ oldu. Hafta sonu dedesinin ziyareti ise bir hayal kırıklığıydı, dedesi ne radyoyu ne de bir gizli kapıyı hatırlıyordu. İş başa düşmüştü, Hanzade tek başına keşfetmeliydi. Evlerine geri döndüklerinde kilere koştu hemen, kapıyı açıp bu sefer kanatlı küçük insanı takip edecekti ama kapı bir bahçeye değil yine eşyalarına açıldı.
Odasına girdiğinde radyodaki küçük çocuğun ‘radyoyu açtığında hep aynı şarkı mı var ki kapı aynı yerde olsun’ dediğini duydu. Yeni kapının yerini öğrenip soluğu çatı katında aldı ve yine o mükemmel bahçede buldu kendini. Yıllarca radyodan kapıları dinleyip büyülü bahçedeki arkadaşlarıyla keyifli oyunlar oynadı ama gerçek hayattaki arkadaşlarını o bahçeye hiç götüremiyordu, radyo asla yanında başkası varken kapının yerini söylemiyordu, hatta radyoda şarkı bile çalmıyordu.
On sekizinci doğum gününe geldiğinde ise bahçede keyifli bir kutlama yapmayı planlamıştı ama radyo bir türlü açılmıyordu ve içindeki çocuktan hiç ses yoktu. Radyoyu kaptığı gibi tamirciye gitti, tamirci radyonun düne kadar çalışıyor olduğuna bir türlü inanmadı, radyonun herhangi bir güç kaynağı bile yoktu çalışması imkansızdı. Böylece Hanzade’nin radyo bahçesindeki günleri son buldu, aklından oradaki arkadaşları ve büyülü bahçe hiç çıkmadı. Yıllarca oraya tekrar nasıl gidebileceğini düşündü, hatta orayı anlatan onlarca çocuk kitabı yazdı ama bir daha kapıyı hiç bulamadı.
Aradan yıllar geçti ve Hanzade’nin tıpkı kendi gibi bir kızı oldu. Kızına yazdığı büyülü bahçe hikayelerini hiç okumadı, merak ediyordu, o da o bahçeye gidebilecek mi diye. Bir gün eski radyoyu kızının odasına koydu, dedesinin ona yaptığı gibi gizli bir kapı olduğunu söylemeden, sessizce bir gece bıraktı. Ertesi gün kızının sevinç çığlıklarıyla yerinden sıçradı: ‘Anne, evimizin banyosunda kocaman bir bahçe var’ diyordu neşe içinde. Kapı yine açılmıştı, Hanzade göremiyordu ama kızı tıpkı onun gibi her gün keyfini çıkarıyordu bahçenin.
***Yeni kelime: Kare
Ne kadar güzel olmuş yine, dede hatırlamayınca biraz üzüldüm ama sonunu yüzümde gülümsemeyle okudum.
Dede hatırlasaydı hikaye uzayacaktı sanki o yüzden unutkan olsun dedim 🙂