En sevdiğim parkın, en sevdiğim köşesindeyim… Burada eskiden kocaman bir çınar ağacı vardı, bu ağacın altında oynardık arkadaşlarımla. Karşıdaki kestane ağacını ise babamla birlikte ekmiştik, her gün gelip sulardım onu bir an önce büyüsün diye…
Parktaki her bir ağacı ailelerimizle birlikte ekmiştik arkadaşlarımızla. Hızlı büyüyen ağaçlar daha biz çocukken salıncak olmuştu dallarıyla, bazen de yaprakları arasında saklardı bizi. Hepimiz bir sincap gibi ağaçlara tırmanır, dallarda etrafı izlerdik. Sonra bir gün park küçülmeye, etrafına evler yapılmaya başlandı. Bugün park kocaman binaların arasında nefes alacak yer oluyor hepimize.
Arka tarafımda kalan ev babamın evi, çocukluğumun evi; her tarafı çökmüş, yıkılmak üzere. Babam her sene evi elden geçirir, yeni gibi yapardı. Babam gittiği günden beri ev, günden güne yaşlandı sanki. Hiç birimiz evin kapısından bile girmiyoruz artık, yıkılıp yerine apartman yapılmasına ise gönlümüz razı değil. Belki de çocukluğumuza, eski güzel günlerimize özlemimizdir o ev.
Evin tam karşısındaki yolda öğrenmiştim bisiklete binmeyi. Ablam arkamdan tutar, dengede gitmeme yardım ederdi. Bir gün arkadaşıyla konuşmaya dalıp beni tutmayı unuttu ve bende iki tekerlikli bisiklet üzerinde dengede kalabildiğimi öğrendim. O gün eve girerken ki neşem hala dün gibi, sanki yeni öğrendim bisiklete binmeyi.
Ya şu banka ne demeli, o bankta oturup çekirdek yerdik arkadaşlarımla. Çekirdek çitlerken yanıma gelmişti eşim, o zaman arkadaşım, birlikte yürüyelim mi demişti. Bu parkta elini ilk kez tutmuştum, hala elleri avuçlarımda. Eve yaklaşınca birbirimizden uzaklaşırdık bir gören olmasın diye.
Kızım ise ilk adımlarını parkın çimlerinde kediyi takip ederken atmıştı, şimdi kendi kızına yürümeyi öğretmeye çalışıyor.
Her köşesinde bir başka anı var, bir başka mutluluk var… Sevinçlerimize ortak olduğu kadar üzüntülerimize de merhem oldu parkımız… Nasıl sevmem ki burayı? Özlem duyduğum her duygunun sahibi sanki burası…Çocukluğum, gençliğim, yetişkinliğim…
***Ve 30 kelimenin sonuna geldim, umarım yazmaktan keyif aldığım kadar sizde okumaktan keyif almışsınızdır…Ne dersiniz hikayelerin devamı olsun mu?
One thought on “Özlem”