Temmuz ayında istifa ettikten sonra Yeni Hayat yazımla size değişen durumumu paylaşmıştım. O günden beri blogumun en çok okunan yazılarından biri Yeni Hayat… Taze istifamın sonucu, orada sadece beyaz yaka olarak çalışmak istemediğim için işi bıraktığımı yazmıştım ancak sizce de sadece beyaz yaka olarak çalışmak istememek, bu ekonomik şartlarda yeterli bir sebep mi?
Neden istifa ettim diye yazıp yazmamakta çok kararsız kaldım ama ne siz benim gerçek adımı biliyorsunuz ne de ben sizin. Kurum adı verilmeden de pekala her şey çok rahat anlatılabilir, dışarıdan yaldızlı görünen mesleklerin insanları sömürdüğünü artık hepimiz biliyoruz. Hala bilmemezlikten gelsek de…
En başından başlayım size anlatmaya, okumaya başlamadan önce kahvenizi ya da çayınızı hazır edin derim…
2010 yılında sınavı kazanarak başladım bankacılık mesleğine. Bugün ben hiç bankacı olmak istememiştim diyordum ama o günlerde yazdığım günlüğüme baktığımda sevinçle işbaşı yaptığımı öğrendim, işe mutlulukla başladığımı bile beynim önemli görmeyip unutmuş, yaşadıklarından sonra.
İşe kabulümden sonra 1 haftalık Antalya’da her şey dahil bir otelde oryantasyon eğitimi ile başladım bankacılık serüvenime. Otele gelen dönemin genel müdür yardımcıları, üst düzey yöneticileri öyle bir anlattı ki kariyer yolunu, ünvan sınavlarını başarıyla geçtiğiniz takdirde en fazla 10 yıl içinde şube müdürü olabilirdiniz, kimse önünüze taş koyamazdı.
Oryantasyon eğitimi ile verilen coşku ile şubede göreve başladığımda ise nereye geldim dedim kendime. Müdürden daha müdür olan yetkililer mi istersin, yoksa karşında parayla burnunu karıştırıp bunu hesabıma yatır diyen müşteriler mi? Ne ararsan var…
İlk ben nereye geldim sorumu evleneceğim zaman sormuştum kendime: iş hayatımda bir yılı doldurduktan sonra, düğünüm ve balayım için 10 iş günü izin istediğimde olmaz denildi. Üstüne kına gecemin olacağı gün iznim başladı. Şubede asistandım ve bir portföyüm bile olmadığından aslında vazgeçilmez eleman değildim. Evliliğim dönüşü ise 25 kişinin çalıştığı şubede başka adam yokmuş gibi kapı nöbeti verildi.
Kapı nöbeti ne mi? Siz hala bankacıların 17.00’de mi çıktığını düşünüyorsunuz? Şubede işiniz bitmiş olsa da eğer kapı nöbeti sizdeyse son kişi çıkıncaya kadar orada olmak zorundasınız. Düşünsenize yeni evlisiniz, daha evliliğinizin ilk haftası ve işten akşam sekizden önce çıkamıyorsunuz.
Sonra excel bilgimin iyi olması ile bölge müdürlüğünde göreve başladım. Şubeye göre nispeten rahattı tabi ama müşteri yerine şubedeki meslektaşlarınızla uğraşmak ayrı bir zorluk. Herhangi birine kızıp, size patlayanla da karşılaşabilirsiniz, sizi anlamamak da direnenle de… Veya yukarıdan aşağıya zincirleme hedef baskısı yüzünden en iyi anlaştığınız kişi ile bile papaz olabilirsiniz. Tüm işinizi bitirmiş olsanız da koordinatör çıkmadan çıkamamak da bonusu.
Ve tüm bunlar olurken 8 senenin sonunda hala asistansanız, artık bir beyaz yaka çalışan olmak istemezsiniz. Yukarıda yazdıklarım sadece uç noktalarda aklıma gelenler, bunların yanında keyifle geçirdiğim zamanlar da oldu ancak dönüp baktığımda artık negatifler aklımda. Beni istifa noktasına getiren ise yukarıda yazdıklarım değil hak ettiğim halde yetkimin verilmemesi oldu.
İlk ünvan sınavına girmeye hak kazandığımda oğluma hamile idim, sınava girdiğim gün doğuma 10 gün vardı. Ve o sınavda, sırada çok uzun süre oturamadığım için erken çıkmak zorunda kaldım, son kontrolü bile yapmadığım sınavdan 58 alabildim, ünvan alma notu 60’tı.
Doğum izini dönüşümde 3 yıllık bankacıydım, benimle birlikte başlayan arkadaşlarımın çoğu ünvanlarını almıştı. Müdürüm eğer sınavı geçersem yetkimi vereceğini söyledi. Doğum dönüşü sınava girdiğimde oğlumla çok ders çalışamadığımdan yine sınırda, 58 ile kalmıştım. O sene müdürümden yetki isteyecek yüzüm olmadı, ertesi sene deli gibi çalıştım. Sınav şartları değişti, şube çalışanları performansları doğrultusunda ek puan alırken bölge çalışanlarının böyle bir avantajı yoktu 70 aldım ve o sene ne hikmetse geçme notu, sınavdan sonra 55’e düşürüldü.
Ünvanımı aldıktan sonra ise müdürüm kadro olmadığı gerekçesi ile yetkimi vermedi, istenildiği takdirde nasıl kadro açıldığını gayet net bildiğim halde. Sonra bölgedeki yönetici yetkili kadrosu boşaldı, kadro değişikliğine onay verilmiyor denilerek 1 sene daha geçti. 2017 yılında bölgedeki yetkili kadrosu da boşaldı ancak ne hikmetse benim yetkim hala verilmedi.
Sonra bir gün o boş yetkili kadrosu için başka bir bölgeden talep olduğunu öğrendim. O sinirle genel müdür yardımcısına kişi isimlerini, tarihlerini belirterek tüm süreci mail attım, mailime 4 ay sonra telefon ile dönüldü, takipçisi olacağını yetkimin verileceğini söyledi ama değişen hiç bir şey olmadı. Tabi o sürede boş kadro çoktan dolmuştu. Bölgede tecrübem arttığı için günden güne iş yüküm de artıyordu ama kimsenin bana yetki vermeye niyeti yoktu.
En sonunda Temmuz ayında yeter noktasına geldim ve istifa ettim. İstifa dilekçemi verdiğimde, ben senin yetki için mail atacaktım, denildi müdürüm tarafından, o güne kadar o mailin atılmamış olmasının nedeni ise yeni yapılanma olduğu söylendi.
İşte bu yüzden istifa ettim: eğer bir tanıdığınız yoksa kariyer yolunuz da olmadığı için… ne kadar çalışırsanız çalışın, hak ettiğinizi alamadığınız için…
Şimdi diyorum ki iyi ki istifa etmişim, kendimi çok daha mutlu hissediyorum… Ve, hayat sana ait olmayan stresleri yaşamak için çok kısa…
Adalet, tanıdığın insanın gücüyle orantılı dağıtılan bir haktır. Benim 8 yılın sonunda öğrendiğim bu oldu. En doğru kararı vermişsin, senin gibi güçlü durmak isterdim