Ve Mayıs kitapları ile merhaba deme zamanı… Bu ay iyi ki okudum dediğim kitaplar vardı. Okuduğum kitaplar, biri dışında listemde yer almıyordu, hepsi kendileri karşıma çıktılar, artık kitapların gerçekten onları okumamı istedikleri zamanda beni bulduklarına inanmaya başladım. Mesela nisan ortasından beri okumak istediğim bir kitap var, şimdilik adı bende kalsın, onu hala bulamadım, onu ararken ise aklımda olmayan kitapları okumaya başladım. Neyse hadi gelin bakalım neler okumuşum?
İlk kitabım kısa Akyaka tatilimizde çıktı karşıma, tatile arkadaşlarımızla birlikte gitmiştik; biri diğerine kitabını iade ediyordu. Ortada bir kitap alışverişi olunca merak etmeden yapamadım ve aylar önce okumak istediğim sonra ise okumaktan vazgeçtiğim İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası oradaydı. Önce neden okumaktan vazgeçtiğimi söyleyeyim, kitapçıda “Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikayet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı Kainattan 7079 yıl, İsa Mesih’ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Kostantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı.” diye başlayan ilk satırlarını okumuştum ve o an kitabı okumaktan vazgeçmiştim. Ne yazdığını anlamadım nasıl okuyayım ki diye düşünmüştüm ki yanılmışım, okumaya başlayınca aslında dilinin çok akıcı olduğunu ve hikayesinin de bir o kadar farklı olduğunu gördüm. Okuduğum en yaratıcı kitaplardan biriydi. Kitap hakkında detay vermek istemiyorum, çünkü o detayları bilmeden okumanın çok keyifli olacağını düşünüyorum. Sadece, hepimizin birilerinin düşü olduğunu bilin yeter 🙂
İkinci kitabım, bu aralar çok sık okuduğum kişisel gelişim kitaplarından biriydi. Haftalık rutin kitapçı ziyaretimde karşıma çıktı Modern Keşiş, alsam mı almasam mı diye düşünürken elimde kitapla kasada buldum kendimi. Ve dedim ki iyi ki almışım, kitap kısaca modern dünyada hepimizin dert yandığı sorunlara çözümler buluyor, yorgunluk, stres, zamansızlık gibi. Bu kitabı uzun uzun anlatmak istiyorum, tek bir paragrafa sığdırmak yetmez bence. Şunu söyleyebilirim ki az da olda meditasyona ilgi duyuyorsanız ve zamansızlık ana probleminizse bu kitaba bir göz atın derim.
Üçüncü kitabımda klasiklere giriş yaptım; Tolstoy’u daha önce hiç okumadıysanız tanışmak için güzel bir kitap bence İnsan Ne İle Yaşar? Küçük küçük 4 hikayeden oluşuyor kitap, hayata dair öğütleriyle. Her hikayenin sonunda küçük bir öğüt var size verilen. Kitaba ismini de veren ilk hikayeden altını çizdiğim satırlar özetler sanırım hikayelerin içeriğini: “İnsanlar kendilerini düşündükleri için yaşadıklarını sanırlar; ama anladım ki, gerçekte onları hayatta tutan tek şey sevgidir. Kim yüreğinde sevgi taşırsa Tanrı’ya yaklaşır; Tanrı da o kişinin yüreğindedir, çünkü sevgiyi yaratan da O’dur.”
Ayın son kitabı ise raflarda görür görmez aldığım ama bir türlü okumaya başlayamadığım Livaneli’nin Huzursuzluk kitabıydı. Livaneli’yi hep severek okumuşumdur, bu kitabı da beni hayal kırıklığına uğratmadı, tek solukta okudum. Kitabın konusu ise tek kelimeyle sarsıcı, okurken yazılanların gerçek olma olasılığının çok yüksek olması insanı gerçekten sarsıyor, son sayfayı okuduğunuzda kitabın ismi gibi bir huzursuzluk oluyor içinizde. Yaşadığımız dünyanın bir peri masalı olmadığını hatırlatıyor size Livaneli gerçekleriyle.
Mayıs ayında okuduğum dört kitabı da okumanızı tavsiye ederim, hiç birini okuduğuma pişman olmadım ve Haziran ayında da pişman olmayacağım kitaplarla karşılaşmak dileğiyle… Kitapla kalın, mutlu kalın… İyi okumalar…
sevgi sevgi sevgi….. herşeyin başı ve sonu ..
iyi haftasonları
En çok da unutup gözardı ettiğimiz şey sevgi….