Livaneli’nin kitaplarıyla tanıştıktan sonra kitaplığımın baş yazarı oldu kendisi. Tüm yazdıklarını okumak istiyorum. Ama araya farklı kitaplar sıkıştırmadan da duramıyorum. Farklı zaman aralıkları ile iki kitabını daha okudum.
İlk olarak, Livaneli’nin Konstantiniyye Oteli’ni okuduktan sonra, arkadaşımdan Bir Kedi, Bir Adam,Bir Ölüm kitabını alıp okudum. 2001 yılında yazdığı bu romanında İsveç’te yaşayan Türkiye’den ve farklı coğrafyalardan siyasi mültecilerin yaşamlarını anlatıyor. Böyle tek cümleye indirgeyince insan farklı ne olabilir ki diye düşünüyor. Ama sayfaları çevirdikçe, merakla sonuna geliyorsunuz. Aslında Sami Baran isimli mültecinin hayatını anlatıyor yazar, ama kitabı okuyan Sami Baran’ın anlatımıyla birlikte devam ediyor roman. Sami rahatsızlanıp hastaneye yatıyor ve hastanede kendisine işkence eden eski bakanın ölümcül bir hastalık nedeniyle yan odasında yattığını öğreniyor ve intikam planları düşünmeye başlıyor. Bu sırada da bakanın tercümanlığını yapıyor hastanede. Çift anlatımıyla farklı 2 sonuçla bitiyor kitap ama kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum.
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm kitabının arkasından birkaç farklı kitap okuduktan sonra geçtiğimiz hafta bir solukta Son Ada’yı okudum. Son Ada 2008 yılında yayımlanmış, zengin biri, bir adayı satın alarak orada sessiz sakin bir yaşam kuruyor. Ada halkı 40 haneden oluşuyor ve herkes adanın dinginliği ile ülke gündeminden uzak, dertsiz, tasasız barış içinde yaşıyor. Ta ki eski darbeci devlet başkanı adalarında inzivaya çekilinceye kadar. Yönetmekten başka bir şey bilmeyen darbeci başkan oy çokluğuyla kendini ada başkanı seçtiriyor ve adanın sonunu hazırlayan olaylar silsilesi başlıyor.
Son Ada, hayali bir roman ve burada darbeci başkan düşman olarak Martıları seçiyor kendine. Martılara karşı başlayan savaş, ekolojik dengeyi bozuyor ve olaylar başlıyor. Bir solukta okurken, bazı durumları yaşadıklarımıza benzetiyorsunuz elinizde olmadan.
Siyasi kitapları okumayı sevmem, okurken sıkılırım. Gerçekten okumam gerekmediği sürece de kapağına bile bakmam ama Livaneli’nin yaptığı siyasi göndermelere hayran kaldım. Zaten siyasi bir roman değil, ama ince dokunuşlar tam yerinde. Demiştim ya Livaneli okumak için geç kalmışım diye, siz de geç kalmadan bir an önce başlayın. Kesinlikle pişman olmazsınız, iyi okumalar…