Sıcacık kokusu evin her yanını sarmıştı, daha zili çalmadan kokusunu duyumsamıştı, tıpkı çocukluğu gibi kokuyordu.
Okuldan her eve dönüşünde farklı bir kurabiye ile beklerdi annesi, kimisi çikolatalı, kimisi elmalı. Herkes annesinin çikolatalı kurabiyesine bayılırken o limonlu olanı çok severdi, sıcak süt ile birlikte yemenin keyfi bir başka güzeldi.
Bugün de evden limonlu kurabiye kokusu geliyordu, sanki kapıyı çalsa yine annesi karşısında olacak ona ellerini yıkamadan yemek yok diyecekti. Koku dışında her şey farklıydı halbuki, çaldığı kapı, girdiği ev, yaşadığı şehir, kurabiyeyi pişiren kişi…
Aklında çocukluğu, eli zilin üzerindeyken küçük kızı geliyordu okuldan. Kokuyu aldığı an limonlu kurabiye olmasının hayal kırıklığı gözlerinden okunuyordu, onun aksine kızı en çok çikolatalı kurabiyeyi severdi:
‘Babam yine senin en sevdiğini yapmış’ diyerek zili çaldı.
Kapı açıldığında ise ikiside ne diyeceklerini şaşırdılar; çocukluğu geri gelmişti kapıyı açan annesiydi ve mis gibi limonlu kurabiye annesinin ellerindendi. Gözleri doldu, ne annesine sarılabildi ne eve girebildi, o telefon konuşmasından sonra annesinin çıkıp geleceğini hiç düşünmemişti. Nasıl da kırmıştı annesini telefonda, söylemek istemediği ama bir anda ağzından çıkan kelimelerle kapatmıştı telefonu. Özür dilemek için bile arayamamıştı, utanmıştı annesinden. İnsan annesinden utanabilir miydi, her şeyini anlatamaz mıydı?
Sessizliği bozan annesi oldu:
‘Limonum, sana kızdığımı nasıl düşünebildin? Torunumu bunca yıl benden nasıl sakladın onu anlayamadım, sadece ona kırıldım limonum benim’
Limonum benim, tabi ya annesi onu çocukken hep limonum diye severdi, sarı saçları mı sebepti yoksa en ufak bir tatsızlıkta yüzünü ekşitmesi mi onu bilmiyordu. O an anladı, limonlu kurabiyeyi neden çok sevdiğini, annesinin ona neden limonum dediğini… O da kızını çikolatam benim diye severdi çikolata gibi tenine ithafen kızı da çikolatalı kurabiyeyi çok severdi…
*İlk kelimeye güzel bir hikaye gider dedim ve minik bir deneme yaptım, umarım keyif vermiştir. İkinci kelime: Çerçeve. Belki bu hikayenin bir devamı olur, belki bambaşka bir şey, bekleyip göreceğiz 🙂
Koku, tat…Hikayelerde duyuları görmek çok güzel oluyor.
“tıpkı çocukluğu gibi kokuyordu” cümleni çok beğendim. Beni kendi çocukluğumun kokularına götürdü. Kalemine sağlık.
Yazmayı seven birinden bunları duymak ne büyük bir mutluluk 😊 Çok teşekkür ederim…
Çok keyifli bir yazı olmuş Elvancım, severek okudum. Kalemine sağlık🌻🌼
Çok teşekkür ederim ☺️