Paul Auster beni yanıltmadı… Daha önce yazarın Yükseklik Korkusu kitabını okumuştum ve kitaplığımda bir Paul Auster köşesi olacak demiştim. Kehanet Gecesi kitabını da sırf yazarı için aldım. Şimdiye kadar aldığım tüm kitapların arka kapağını okumuşumdur ama bu sefer okumadım. Kitapçıda yazarın kitapları içerisinde ismine bakarak seçtim, zaten yazar için aldığımdan konusu da çok önemli değildi. Ve evet, ilk defa sadece yazarı için bir kitap aldım. Kendime sürpriz hazırladım diyebiliriz aslında ne okuyacağımı bilmeden başladım sayfaları çevirmeye. Arada sırada da böyle sürprizler yapması gerekiyormuş insanın kendisine 🙂
Kitabın kahramanı Sidney Orr, ölümün ucundan dönmüş bir yazardır. Ancak uzun süredir yazmayı bırakmıştır ta ki bir gün bir kırtasiyede gördüğü mavi ciltli defteri alıncaya kadar. Bu mavi ciltli defter ile tekrar yazmaya başlar ve eş zamanlı olarak da hayatının farklı yönleri ile karşılaşır. Kitabı okurken hikaye içinde hikaye okuyormuş gibi hissediyorsunuz, özellikle yazar dipnotlarla kitap kahramanımız Sidney’in hayatı hakkında detaylar veriyor. Sid’in yazdığı roman çalışmalarını da yazarımız bizimle paylaştığından asıl roman ile kitap kahramanı Sid’in romanı ne ile sonuçlanacak ayrı ayrı merak ediyorsunuz.
Paul Auster, ilk okuduğum kitabında olduğu gibi bu kitabında da sonunda şaşırttı beni. Beklemediğim bir sonla kapattım kitabımı. Kitapta geçen aşağıdaki cümlelerle iyi okumalar diyorum…
“Düşünceler gerçektir, sözcükler gerçektir. İnsana ait her şey gerçektir ve bazen biz olayları gerçekleşmelerinden önce biliriz, hatta farkına varmasak bile. Şimdide yaşarız ama gelecek her an içimizdedir. Belki de yazmak denilen şey budur, Sid. Geçmişin olaylarını kaydetmek değil, ama gelecekteki olayları yaratmak.”