Almanya’nıın en eski şehri olan Trier, Lüksemburg ile tam sınırda yer alıyor. Lüksemburg gibi küçük bir ülkede olmanın avantajı ile yarım saatte bu tarih ve doğa kokan şehre ulaşabiliyoruz. Buraya daha önce annemlerin ziyareti sırasında gelmiştik, o gün merkezinde biraz tur atıp karnımızı doyurduktan sonra dönmüştük.
Bu hafta sonu ise Trier’de yaşayan arkadaşlarımızın daveti ile Mini Zoo yani küçük hayvanat bahçesini gezmeye gittik. Çeşit çeşit tavuk, keçi, geyik, domuz ve eşekten oluşan hayvanat bahçesi ortasında bulunduğu doğa ile görülmeye değer. Hayvanlar büyük alanlarda kendi doğal ortamlarına uygun şekilde yerleştirilmişler; geyikler ve domuzların bulunduğu bölümün arka tarafı dağa yaslanıyor, biz gittiğimizde geyiklerin çoğu ortada yoktu, tepelerde geziniyorlardı.
Parkta yer alan ağaçların hepsinde türü, yetiştiği bölge ve oraya ekildiği tarihin yer aldığı bir tabela var; hem bizim öğrenmemiz için hem de oğluma ne olduğunu anlatmak için çok işe yaradı diyebilirim. Parkın anladığım kadarıyla karıncalarla ilgili bir özelliği vardı ama onunla ilgili herhangi bir bilgi bulamadım, parkın iki üç yerinde ağaçtan yapılmış dev karınca heykelleri yer alıyordu.
Doğayla iç içe bir gün geçirmek için keyifli bir yer diyebilirim, her taraf yemyeşilken huzur veren bir ortam… Karlarla kaplı günlerinde de ziyaret etmek dileğiyle…
Sevgiler…