Geçen yıl ekim ayında başlamıştım okuduğum kitapları aylık olarak yazmaya, ondan önce sadece başkaları da okumalı dediklerimi yazıyordum. Ara ara yine öyle mi yazsam diyorum, hatta bu ay bıraksam mı diye düşündüm ama sonra aylık olarak yazmanın asıl bana yararı olduğunu fark ettim; en azından benim için yeni yazı konularına bir sebep oluyor ve bazen acaba ne okumuştum derken de rehber oluyor yazdıklarım.
Ekim ayına bir önceki yazımda da bahsettiğim Kaan Sekban’ın Tebrikler, Kovuldunuz kitabıyla başladım. Eğlenceli anlatımı ve iş hayatımda devamlı karşıma çıkan örnekleriyle çok tanıdık olan hikayesini herkese tavsiye ederim, özellikle bankacılar yalnız değiliz 🙂
İkinci kitabım daha doğrusu kitaplarım Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi ve serideki kitapları. Bu kitabın ismini çokça duymuş ama hiç okumaya niyetlenmemiştim, ne anlattığını ve anlatımını merak etsem de okumayı ertelemiştim. Bu sene bir yayınevi kitabı tekrar basınca kitapçılarda da sık sık karşıma çıkmaya başladı ve sanırım okuma zamanı geldi dedim kendime. Her kitapçıda gördüğümde ise acaba alsam mı ya beğenmezsem diyerek almaktan uzak durdum. Derken aklıma e-kitabım geldi, neden oraya indirmeyim ki dedim ve serinin tüm kitaplarını indirdim. Her bir kitap öyle bir yerde bitiyor ki ister istemez serinin diğer kitabında ne olduğunu merak ederek başlıyorsunuz okumaya, yani en azından benim için öyle oldu. İlk kitap gerçekten çok ilgimi çekti ve benim için merak uyandırıcıydı, soluksuz okudum. İkinci kitap Evrenin Sonundaki Restoran birinci kitaptan sonra beklentimi karşılamadı. Diğer iki kitap Hayat, Evren ve Herşey ile Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler’i sadece sonunun nereye bağlanacağını merak ettiğim için okudum. Serinin son kitabı Çoğunlukla Zararsız da ise tekrar merak seviyem arttı ve yine soluksuz okudum.
Otostopçunun Galaksi Rehberini şöyle bir kısaca anlatayım desem aklımda tek kalan gezegeni(dünya) havaya uçan Arthur Dent ve onun uzaylı arkadaşı Ford Perfect’in bazen sınırları zorlayacak derecede saçma, bazen eğlenceli maceraları… Okumalı mıyım derseniz, emin değilim sanırım tavsiye etmem ama yine de kitabı okurken altını çizdiğim birkaç satır da burada dursun belki ipucu olur 🙂 İyi okumalar, kitapla kalın, mutlu kalın…
- Bunun amacı bir şeyi yalnızca gördüğünüz için orada olması gerekmediğini öğrenmeniz. Aynı şekilde bir şeyi görememeniz de onun orada olmadığı anlamına gelmeyeceği gibi. Her şey sizin algılama duygularınızın sizin dikkatinizi neye çekebildiğine bağlı.
- Bırak geçmiş kendi kendine kalsın ve yaşadığın an geleceğe doğru ilerlesin.
- Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez çünkü aynı cinsten şeyler değillerdir. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilirler, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.
- Her hangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir evren yaratırsın. Onun için evrende algıladığın her şey sana özeldir.
- Diğer her şeyin eşit olduğu düşünülürse, insanların tümünün en büyük arzusu mutlu olmak ve hep birlikte eğlenerek mümkün olan en iyi vakti geçirmekti.
- Sanırım kaybettiğim şey, başka bir yaşamın tamamı idi. -Bu herkesin başına geliyor. Her günün her dakikası. Verdiğimiz her bir kararla, aldığımız her bir nefesle bazı kapılar açılıyor, bazıları ise kapanıyor. Çoğunu fark etmiyoruz bile. Bazılarını ise fark ediyoruz. Siz böyle bir tanesini farketmişe benziyorsunuz.