Evde kendimle oluşumun beşinci gününden ev hali olarak merhaba.
Bu hafta eşimin işe, oğlumun okula başlamasıyla gündüzler bana ait olmaya başladı ve çalışma hayatım boyunca “Şimdi evde olsam…” diye başlayan cümlelerimi gerçeğe dönüştüreceğim günler başlıyor. Ancak unuttuğum bir nokta var ki keyif almadan önce evi keyif alacak hale getirmeliyim 🙂
Camdan her bakışımda gözüme takılan yağmur damlası izleri, dolaplarımı her açtığımda üzerime gelen eşyalar, kitabımı koyduğum an uçuşan tozlar… Ev hali böyle olacaksa ayvayı yedim diye düşünerek bu hafta kendimi temizliğe verdim. Tabi bir yandan da Marie Kondo’nun At, Kurtul, Ferahla kitabının etkisi tartışılamaz. Kitaptan bir iki sayfa okuyup, bir şeyleri düzenlemeye gittim hafta boyunca ama aklımda olanların yarısını bile bitiremedim, itiraf ediyorum sevgili temizlik, sen başlangıçta çok zor bir işsin.
Farkındaysanız başlangıçta dedim, nereden başlayacağınızı bilmediğiniz, eşyalar üzerinize geliyormuş gibi hissettiğiniz anlarda gerçekten temizlik çok zor iş. Benim bu farkındalığı kazanmamda ilk önce Marie Kondo abladan okuduklarım sonra da temizliğe başlamamla oldu. Gözümde büyüyen temizliğin aslında başlayınca bittiğini gördüm. Ve en önemlisi bir yandan da fazla gelen eşyalarımı atıp geriye kalanları düzenleyince bir daha ki temizliğin daha kolay olacağını fark ettim.
Marie abla, her yeri eşyalarla doldurmayın evin nefes alması için alan bırakın diyor kitabında sık sık. İşte o boş yerler sayesinde temizlik o kadar kolay oluyor ki, bir yerlere sığdırmaya çalışmanız gereken eşyalar olmuyor çevrenizde yalnızca keyif aldıklarınız. Aslında henüz tüm aklımdan geçenleri yapmış değilim, sadece bir kısmını yaptım diyebilirim ve bu bile inanılmaz rahatlatıyor.
Çalışırken ne yazık ki bu kadar rahat evimi temizleyeceğim fırsatım olamamıştı. Hafta sonlarında ailemle mi vakit geçireyim ev mi temizlensin yoksa kendime mi zaman ayırayım koordine olamıyordum. Beni uzun süredir takip ediyorsanız bilirsiniz, yaklaşık 2 yıl önce de bir sadeleşme serüveni yaşamıştım. O zamandan beri bazı konularda kendimi dizginlemeyi öğrensem de evdeki eşyalar bana hala fazla geliyor ve çoğunu atmaya kıyamıyorum. Henüz tüm evi elden geçirmedim ama baktığım yerlerde 2 sene önce kıyamayıp kenara ayırdığım eşyaların hala aynı yerlerinde olduklarını görmek beni huzursuz etti. Bu sefer onlara kıydım, verilecek durumda olanları ayırıyorum kimseye yaramayacak olanlar çöpe. Tüm ev bitmemiş olmasına rağmen gördüğüm ferahlık kesinlikle değer.
Aslında istesem tüm bunları çalışırken de rahatlıkla yapabilirdim diyorum kendime şimdi, sadece evi düzenlemek için ayırdığım zamanı gerçekten evi düzenleyerek harcamalıydım. Benim çalışırken yaptığım kullanmadığım eşyaları ayırmak değil, sadece yerlerini değiştirmek oluyordu. Ferah bir ortamda yaşamınızı sürdürebilmek varken neden hemen dağılan evlerde yaşayalım ki? Bu soruyu sizde kendinize soruyorsanız önce Marie Kondo’nun kitaplarını okuyun derim, sonra zaten kendinizi tutamayıp sizde başlarsanız ferah evler için temizliğe 😉
Şimdilik ev hali haberlerim bu kadar, kendinize iyi bakın…