Bir önceki yazımda size kısaca kitabı anlatmaya çalıştım, belki bu sırada alıp okumaya başladınız bile, umarım başlamışsınızdır 🙂
Bugün ise kitabı okuduktan sonra odaklanabilmek için neler yaptım, onu anlatmaya geldim.
En çok zamanımı alan ve dikkatimi dağıtan nesne telefon. O yüzden öncelikle telefonuma sınırlar koydum. Günde neredeyse iki saatimi geçirdiğim instagrama ve oyunlara süre sınırı koydum. Her zaman sınırlara uyduğumu, uyarı geldiği an telefonu elimden bıraktığımı söyleyemem. Ancak uyarı gördüğüm an bırakmam gerektiğini biliyorum.
Odaklanmanın iyi bir uykuyla alakalı olduğu açık. Çok düzenli, günde 7-8 saat uyuduğum söylenemezdi. Çünkü gece iki-üçe kadar dizi ya da film izleyip, sabah yedide kalkıyordum. Bende gece yarılarına kadar televizyon izlemeyi bıraktım. Bugünlerde onbir gibi televizyonu kapatıp, kitap okumaya çalışıyorum. Yatmadan önce bir kaç sayfa yetiyor zaten. Kitap demişken, okumayı çok severim, her fırsatta okurum ama bunun içinde sınırladım kendimi. Örneğin otobüste 15 dakikalık bir mesafe bile gitsem elime kitabı alıp okumaya başlıyordum. Şimdi bunu bıraktım, otobüste sadece etrafa bakınıyorum, insanları izliyorum. Kendi hikayelerimi yazabilmek için veri topluyorum diyebilirim aslında. Kitap okumak için de akşam yemeğinden sonra kendime yarım saat kesintisiz bir süre veriyorum: elime kahvemi alıp sayfaları çeviriyorum. Hedefim akşam yemeğinden sonraki okuma saatlerini aile boyu yapmak, şimdilik aile bireyleri bazı akşamlar bana eşlik ediyor.
Çalınan Dikkat’te beslenmenin de odaklanma üzerine etkisi olduğu yazıyordu. Şekerli gıdalar enerjimiz birden artıyor, sonra birden düşüyor. Bu benim en çok yaşadığım etki diyebilirim. Şekerli ürünleri hepimiz gibi seviyorum. Hele kış aylarında daha da fazla tüketmek istiyor insan. Kendime bu konuda sınırlama getirmeye çalışıyorum. En azından ne tükettiğime dikkat etmek, bir nebze olsun içimi rahatlatıyor. Temiz beslenmeye çalışarak sağlığıma da olumlu etkisi olmasını deniyorum.
Akış halinde olabilmeye gelirsek, bunu hala tam anlamıyla başarıyorum diyemem. Ama bir şey yapmaya başlarken telefonu yanımdan uzağa koymaya çalışıyorum, en azından bildirimler gelince bakmaya üşeniyorum. Sadece uzun uzun çalınca dikkatimi dağıtabiliyor 🙂
Şimdilik kendim için yaptıklarım bunlar, küçük küçük başlangıçlar sadece… Bireysel olarak etkisi çok fazla değil biliyorum. Bireysel olarak yapabileceklerimin sınırı olduğu da kesin. Sadece kendimi rahatlatmış, bir şeyler deniyorum demiş oluyorum.
Yazarın kitabında geçen cümlelerle yazıyı bitirmek en güzeli sanırım:
Son derece bireyci bir kültürde yaşıyoruz, sorunlarımızı bireysel hatalar olarak görüp bireysel çözümler aramaya itilip duruyoruz. Odaklanamıyor musun? Aşırı kilolu musun? Depresyonda mısın? Bu kültürde şöyle düşünmemiz öğretiliyor bize:
“Benim hatam bu. Bu çevresel sorunlardan kurtulmanın bireysel bir yolunu bulmam gerekiyordu.“