Bu başlıkla başlayan blog yazılarını okumayı seviyorum, böyle yazılarda bazen yeni bir kitap, bazen bir film veya dizi, keşfedilebilecek bir yer öğreniyorum. Bazen de bugün ne yazsam sorusunun cevabını buluyorum. Pozitif bir etki yaratıyorsa üzerimde, bende yazsam nasıl olur dedim. Ve başlıyorum…
Yazıya başlamadan önce bu hafta ne yaptım diye düşünürken Salı günümü tamamen unuttuğumu fark ettim. Sabah Fransızca kursuma gittim biliyorum ama sonrası yok. Ne yaptığımı ya da yapmadığımı hatırlamıyorum. Her gün yazıyorum dediğim yazılarıma da baktım ama tek bir ipucu bulamadım, o gün ne yaptığıma dair. Belki hatırlarım diye mesajlarımı falan okudum, o da boş çıktı. Büyük ihtimalle sadece kitap okumuşumdur 🙂
Evet bu aralar bol bol yaptığım şey kitap okumak, hatta şu anda niye yapıyorum bilmiyorum ama dört kitabı birlikte okumaya çalışıyorum. İkisi kitap kulübümüzde okuduğumuz kitaplar, diğer ikisi benim okumak istediklerimden. Neden birini bitirip diğerine başlamıyorum inanın bende bilmiyorum.
Neler okuyorum?
Kirpinin Zarafeti ile açtım ayı, sonra Huzursuz Beyin Emre Özarslan’ın Neden Böyleyim, Nasıl Değişebilirim kitabına başladım. Onları okurken gözüm kitaplıkta Martin Eden’e takıldı ve ona da başladım. Sonra bir baktım haftaya kitap kulübü toplantımız var ve seçtiğimiz kitabı henüz okumamışım. Bizimle Başladı Bizimle Bitti kitabın girdi sıraya. Ve henüz hiçbirinin sonu gelemedi. Bitmek üzere olan bile yok içlerinden 🙂
Bir ara aynı anda birden fazla kitap okumayacağım demiştim kendime. Uzun bir sürede bu sözümde durdum. Bu ay ise ne olduğunu anlamadan daldan dala konarken buldum kendimi. Bir kitabı bir gün diğerini başka bir gün okuyorum. Bazen gündüz başka akşam başka kitap okuyorum. İnsanlar ruh haline göre renk falan seçer, ben kitap seçiyorum 🙂
Bir şeyler izledim mi?
Evet, bu hafta bir dizi bitirdim: Citadel Diana. İzlemeye başlamadan önce acaba Citadel dizisini mi izlesem diye düşünmüştüm ama onu izlemeden de keyif aldım diziden. Belki Citadel ile bağlantıları vardır dizinin ama sadece Citadel Diana olarak da çok güzeldi. Başrolünde Matilda de Angelis oynuyor, İtalya yapımı bir dizi. Aksiyonu, mekanları, kurgusu ile izlenmeye değer. Bu dizi sayesinde Citadel’i de izlemem gerektiğini anladım. Süper bir dizi izleyicisi ve yorumcusu olamadığımdan sadece izleyin, keyif alırsınız diyebilirim. Bu arada başrolün saç kesimine hayran kaldım 🙂
Tüm hafta bu kadar mı, kitap ve dizi mi?
Ne yazık ki öyle ya da iyi ki öyle. Ne istediğinize bağlı sanırım 🙂 Haftada iki gün kursum var, kursum olduğu günler dersler 2 saat olsa da sonrasında resmen dayak yemişe dönüyorum. Sanırım yaş büyüdükçe yeni şeyler öğrenmek daha çok yoruyor. Diğer üç güne de ev işlerini paylaştırıyorum, her gün yazmaya zaman ayırmaya çalışıyorum. Sonra bir bakmışım haftanın sonuna gelmişim.
Bu hafta yeni olarak sadece yürüyüşü tekrar rutinime eklemeye çalışmam var diyebiliriz. Dönem dönem bu yürüyüş perileri geliyor bana, sonra ilk yağmurda ya da soğukta pes ediyorum. Bu sefer yağmur çamur demeden yarım saatte olsa sabahları yürüyeceğim diyorum. Bakalım ne kadar istikrarlı olacağım? Şimdilik üçte üç yaptım, sıfırdan büyük bir sayı 🙂
Peki bu hafta neler hakkında yazdım?
Daha çok kendime günlük gibiydi bu hafta yazdıklarım. Neden sevdiğim işleri yapmaya zaman yaratamadığım hakkında kendimi sorguladım durdum. Cevap alabildim mi? Ne yazık ki hayır. Yazmak her zamanki gibi iyi geldi, onu biliyorum. Yazdıkça rahatladığımı ve daha yaratıcı olduğumu fark ediyorum. Bir de klavyede hızlandım sanki 🙂
İşte böyle geçti bir haftam sevgili okur. Bu tarz soru cevap gibi yazmak ilginç geldi. Her hafta bu tarz yazmama ne dersiniz? Haftaya görüşürüz…
One thought on “Bu Hafta Nasıl Geçti?”