Bugün maaile Sığacık bizi bekliyordu… Hava durumu yağmurlu dese de çıktık yola, daha arabadayken gökkuşağı çıktı karşımıza “bugün güzel olacak” dedi bize 🙂
Arabada gökkuşağını görür görmez sevinçle Tolga’ma da gösterdim, bir anda çocukken gördüğüm zaman ki hallerim geldi aklıma… Gökkuşağının altından geçersen dileklerin gerçek olur dedi çocukluğumdan bir ses. Cevap verdim o sese keyifle; haklısın dedim, gerçek olur bak zamanından geçmişim gökkuşağının altından şimdi en büyük dilek sağlık yanı başımda, üstelik tüm aile birlikteyiz daha ne olsun.
Yolculuğumuzun ilk durağı Doğanbey’de bir evdi, satılık olduğunu duymuştuk gidip bir bakalım bize Seferihisar için bahane olsun dedik. Ev gezilecek gibi değildi ama sahilde çektiğim teknenin fotoğrafı bulutlu güne renk kattı benim için. Teknenin paslarının bile rengi güzel geldi gözüme, güzeli görmek için neden hep uzaklara bakarız merak ettim kendi içimde. Sahi, yanı başımızda bizi mutlu eden güzellikler neden hep en çabuk unuttuklarımız olur ki? Bazen bir bulut bile bizi gülümsetmeye yeterken…
Seferihisar, İzmir’imin Yavaş Şehri, bir kez daha hatırlattı bana yavaş yaşamın güzelliğini. Şehir yaşamında hep bir yere yetişme derdindeyiz; kimi zaman iş, kimi zaman otobüs, bazen okul bazen vapur… Onlara yetişeceğiz diye yanımızdakileri göremiyoruz. Bu hafta yavaşlayalım ne dersiniz? Yavaş yaşayalım bir hafta, kim bilir belki hoşumuza gider… Yavaş yaşarken basittir hayat, güzelliklerini saklamaz bizden. Her gün geçtiğimiz yoldaki yeni açan papatya merhaba der bize. Bulutlar belki bir fil belki bir kalp şeklinde çıkar karşımıza, fil şanstır deriz, kalp sevgi; bu hafta şanslı ve sevgi dolu geçecek deriz. Olmaz mı? Neden olmasın, çok da keyifli olur.
Yavaşladığımızda an’da kalmayı da öğrenebiliriz. Mesela bulaşıkları yıkarken, işimiz bittiğinde içeceğimiz kahveyi düşünmek yerine su ile oynamanın keyfini çıkarırız. Kahvemiz elimizdeyken aklımızdan yapacağımız işleri geçirmek yerine kahvenin tadını alırız, belki daha önce fark edemediğimiz bir aroması vardır, olamaz mı? Hayatın hızlı akışına bir mola vermek iyi gelir hepimize…
Sığacık anlatmayı planlarken konu dağıldı sanki, bugün an’da kalalım yeter demek için yazmaya başlamışım. Sığacık’ı sorarsanız, bir Pazar günü sizde yolunuzu düşürün, sahilde bir çay için, kale içinde kurulan pazarın güzelliklerinin tadına bakın. An’da kalmanın keyfini çıkarın…
Yavaş şehirler çoğalsa…
Şehirler çoğalmasa bile biz yavaşlamayı öğrenebilsek…