Kare

Madam Flore, her sabah evinin önünde oturur, yoldan geçen herkese günaydın derdi… Küçük tilki ona yeni arkadaşını getirdiği güne kadar bu rutini hep böyle devam etmişti. Yeni arkadaşıyla birlikte ise yeni bir renk gelmişti hayatına; küçük çocuk her gün okuldan sonra Madam’ın evine uğrar, onunla sohbet eder, oyun oynardı. Ufaklık ile Madam’ın zamanı unuttukları sohbet […]

Radyo

Hanzade, dedesinin evine gidip onun eski radyosuyla oynamayı çok severdi. Dedesi, o radyonun ona büyülü bir kapı açacağını söylemişti. Hanzade bu sözden sonra dedesini her ziyaretinde radyoyu kurcalar bir kapı görmeyi umut ederdi. Bir gün çalışmayan radyodan şarkılar duymaya başladı, dedesi yanına sessizce yaklaşıp ‘artık kapı açılmaya hazır, radyoyu evine götür’ dedi. Eski radyoyu alıp […]

Gül

Ayrılığımızın kırkbeşinci günü, beni bırakıp gitmeseydi, birlikteliğimizin beşinci yılını kutluyor olacaktık bugün. Alışamadım yalnızlığa; hala sol yanım onu arıyor, hala kahvemi içerken ona da bir fincan koyuyorum, hala diş fırçası banyoda duruyor. ‘Bitti artık’ dediğinde evdeki tüm eşyalarını topladı, bir tek banyodaki diş fırçası kaldı bana, bir de evin her köşesinde bize ait anılar… Acaba […]

Cansız

Sepete giremeyen elmalar gibi hissediyordu kendini; cansız, çürümüş, kendisi gibi olanlarla yerde, kaderine terk edilmiş. Aslında her şey, sepetteki elma olmak istemesiyle başlamıştı. O da herkes gibi en iyisi olmak için yarışmıştı, en iyi okullar, en prestijli iş, en güzel ev, en iyi aile… Tüm en iyiler onun olmuştu kısacık yaşamında, sadece en mutlu olan […]

Tekne

Gözlerimi açtığımda, şişelerin içlerine yerleştirilen teknelerle dolu bir odadaydım. Maket teknelerden odanın kapısı görülmüyordu. Nerede olduğumu, buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Sabah uyandığımda gün, her zamanki gibi başlamıştı; kahvemi içip yürüyüşümü yapmış ve işe gitmek için evden çıkmıştım. Tüm gün yine olağan işlerle geçmişti, işten çıkıp arabama binmek üzereyken yoldan geçen bir evsize gözüm takılmıştı, ona […]

Mum

mum

Şehrin göbeğinde elektriksiz bir yaşam, sanki ütopya gibi geliyor insana… Onların hikayesi de böyle bir ütopyada başladı işte… Yeliz akşam evde ne yemek pişireceğini düşünerek apartmana giriyordu ki bir anda elektrikler kesildi, cep telefonun ışığıyla onuncu kattaki dairesine geldiğinde arkasından özür dileyen sesle yerinden zıpladı, bir anda kendini korku filminde gibi hissetti. Neyseki sadece karşı […]

Atölye

Uçurumun altı deniz, kenarı ise evi… Ve dik bir ip merdivenle sahile iniş… Böyle bir evde yaşayacağını söyleselerdi, inanmazdı Ece. Şehrin merkezinde olup her şeye yakın olmayı severdi, hayallerinde bile yoktu böyle bir ev… Bir gün en sevdiği hobisini işe dönüştürmek istedi, her beyaz yakalı gibi. Hayali birden bire kendine ait atölyesinde resimlerini yapmak oldu. […]

Sıçrama

Yazdan kalma bir sabaha uyandım bugün, sonbaharın sarı renkleri üzerinden güneş parlıyordu. Uçmak için bundan daha güzel bir gün olamazdı. Keyifle kahvaltımı yapıp uçuş için hazırlandım. Tek başıma gitmek istemiyordum, benim gibi uçmayı seven Meltem’i aradım ve iki saat içinde hazırdık. Suların keyifle taşlardan sıçradığı deniz kenarından havalanmaya karar verdik, uçurumdan aşağıya doğru bakınca denizi […]

Araba

Karımın en sevdiği yemeği yapmaya karar vermiştim, tanışma yıldönümümüz için. Benden her yıl bir sürpriz beklerdi, küçük ya da büyük mutlaka yapmalıydım. Eğer yapmazsam surat asar, benimle konuşmazdı. Onun ise benim için bir sürpriz hazırladığını hiç görmedim, herhalde yıldönümleri bir ona özeldi. Yemek pişmek üzereyken ev telefonunun sesiyle irkildim; cep telefonları çıktığından beri ev telefonumuz […]