Sırtçantası

woman jumping wearing green backpack

Aylardır bugün için hazırlanıyordu. Gideceği şehirle ilgili bulduğu her kitabı okumuş, bloglarda günlerce gezinip neler yapacağını listelemişti. Hatta internette sanal olarak sokaklarında bile dolaşmıştı, sanki yıllardır orada yaşıyormuş gibi her detayını hafızasına kazımıştı. Şimdi o sokakları kendi adımlarıyla arşınlama zamanıydı.

Sabah uyandığında her şeyi hazırdı; valizini kapının yanına koymuş, çantası sırtında balkonda heyecanla taksiyi bekliyordu. O an, bir pat sesi geldi evin içinden, ne olduğunu anlayamadı. Koridora doğru korkak adımlarla ilerlerken yerdeki suyu farketmesiyle çürük meyve kokusunu alması bir oldu. Suyun kaynağına doğru gitmeye çalışırken duvarlardaki kırmızı lekeleri farketti, ne oluyordu?

Her adımında koku daha da kötüleşirken sonunda kaynağını buldu. Geçen hafta aldığı ama koridorunda unuttuğu karpuz patlamıştı. Ne yapacağını bilmez şekilde etrafa bakınırken telefonu çaldı, gelen taksiydi ama evini bu halde bırakıp nereye gidebilirdi ki? Zaten karpuzun suyu da valizine bulaşmış tüm giysileri çürük meyve kokusunu içine çekmişti. Sadece bir kaç dakika da bu nasıl olurdu?

Evini temizleyip, yeni valiz hazırlayıp uçağına yetişmesi imkansızdı. Çaresizlikle taksiye gitmesini söyledi. Gözlerinden yaşlar süzülerek etrafı temizlemeye başladığı sırada kilitte dönen anahtarla yerinden sıçradı. Doğru ya bugün evinin temizlik günüydü, her hafta temizlik firmasından bir görevli gelip evini temizlerdi. Şimdi gönül rahatlığıyla gidebilirdi. Evini temizlemeyi ona bırakıp yeni valiz ayarlayabilirdi ama başka valizi yoktu ki. O an sırtındaki ağırlığı hissetti, o korku ve telaş içerisinde çantasını unutmuştu. Hemen günlük ihtiyacı olabilecek eşyalarını çantaya doldurup dışarı çıktı. Yolda gördüğü ilk taksiye atlayıp havaalanına gitti.

Alana vardığında uçusu için son çağrı anonsu yapılıyordu, iyi ki valizim yok diyerek uçar adımlarla kontuara gitti. Uçağa son binen kişiydi, işte olmuştu, yola koyulmuştu. Yola çıkmadan önce olabilecek tüm aksilikleri düşünmüştü de karpuzun patlayacağı hiç aklına gelmemişti. Kimin aklına gelirdi ki, hem karpuz neden patlardı? Yaşamasa, başka bahane mi bulamadın derdi herhalde. Yaşadığı tatlı stresin yorgunluğuyla gözlerini daha fazla açık tutamadı.

Uyandığında, daha doğrusu uyandırıldığında uçakta tek kalan yolcu kendisiydi. Üç saatlik yolculuk tam anlamıyla göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Şehri keşfetmesinin bu kadar maceralı olmamasını umut ederek uçaktan indi.

Çantasına elini attığında aslında o telaşla çantasına hiç giysi koymadığını fark etti. Evet telefonu, şarj aleti, okuyacağı kitap, tutacağı günlük, rengarenk kalemleri, makyaj malzemeleri, ıslak mendil, ne kadar ıvır zıvır varsa çantasındaydı. Evet, onlar günlük ihtiyaçlarıydı ama tek bir giysi bile koymamış mıydı? 10 gün boyunca aynı kıyafetle mi dolaşacaktı. Dalgın dalgın etrafına bakınırken birisinin çantasına çarptığını farketti. Daha elini çantaya atmadan cüzdanının gittiğini fark etmişti.

Sabah daha kötü ne olabilir ki diye düşünürken hayalini kurduğu tatil başlayamadan, cüzdanı bile olmadan sap gibi kalmıştı havaalanının ortasında. Unutulmaz bir tatil hayal etmişti. Kesinlikle unutulmaz bir tatil başlıyordu. Acaba hali şu terminalde geçen filmdeki gibi mi olacaktı; terminalde yatıp kalkıp evine mi dönmeye çalışacaktı?

Çöktüğü koltukta ne yapacağını bilmez halde otururken havalanında adının anons edildiğini duydu. Acaba cüzdanı mı bulunmuştu?

Danışmaya giderken ne olur cüzdanımı bulmuş olsunlar diye dua ediyordu. Danışmada sanki tanıdığı biri vardı, uzaktan kim olduğunu anlayamasa da yaklaştıkça farkına varmıştı. İsmini anons ettiren yıllardır görmediği ilk aşkıydı. Buraya geleceğini tüm sosyal medya hesaplarında ilan etmişti, geleceğini duymayan kalmamıştı ama ilk aşkının adının anons ettirmesi… Bu kadarı romantik komedi filmlerinde bile olmazdı, o filmlerde karpuz da patlamazdı gerçi. Şimdi ne olacaktı?

Filmde olsalar birbirlerine sarılır, seni çok özledim falan derlerdi herhalde. Ama ikisi de hareket etmeden birbirlerine bakıyordu.

Bir anda yüzünde bir ıslaklık hissetti, ne oluyor derken yatağında olduğunu ve köpeğinin onu uyandırmaya çalıştığını gördü. Ne yani tüm bunlar rüya mıydı?

Yataktan kalktığı gibi koridora gitti, valizi kapının yanında hazırdı, hemen yanında ise geçen hafta aldığı karpuz duruyordu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir